ÖNSÖZ
Geçmişi arayarak bulmak kaydetmek, yazılmıştan okuyarak doğruya erişerek yazmak.
Koca bir Osmanlı, küçücük bir Hereke gelişememesi insanların kararları sanayileşmenin başlangıcı gelişiminin anlatılması sorunların anlaşılması tüm belgeler, ilgiler, düşünceler, verimler bunlar az şeyler mi?
Hereke adına bir çok faydalı bilgiler bulacağınızı zannediyorum.
NEO Tasarım Murat Kemal Ünsal'a
Çevirilerimizi yapan Ece Teoman'a
İnternet arşiv çalışmaları için E. Kırkoçoğlu'na
Gönderdiği Hereke kitapları Milli kütüphane Müdür Muavini Ahmet Karataş beye
Ankara dan gelen CDler için Mali müşavir Acar Tekinel'e
32. Müdürümüz İbrahim Budak beye
Doktora Tezi ile Abdülkadir Buluş beye Hereke adına yaptıkları çalışmalara takdir ve
teşekkürlerimi bildirmek isterim.
Hazırlayan
Nazım DEMİRTAŞ
Hacı Akif Mahallesi Muhtarı
Bir varmışla bir yokmuş arasında olsa da hayat
Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde
Bir çok ismi olsada bir HEREKE varmış olmayan günümüz de.
Masal bu ya
Bir gün orman ehli kendi bulunduğu yöreden köylünün elinde uzaktan
göremediği kesici aletle ormana doğru yürüdüğünü görürler.
Pembe çiçek açan Ergüvan heyyy orman ehli bir adam elinde tanınmayan bir aletle
üzerimize doğru geliyor.
Yaşlı çınar yıllar önce bu adama benzer insanlar gelmiş ormandaki tüm dostlarımı
kesmişlerdi bakın bakalım elindeki aletin sapı bizden biriyse hepimiz yandık der.
Sapı meşe dalıydı farkına varan ormandaki tüm ağaçlar eyvaaaah mahvolduk
komşular hergün gelir keserse hepimiz yok oluruz derler.
İnsan oğlu dünyaya gelmesin birde kral olmasın ihtiyaçsa keser.
Lazımsa alır.
Öyle olucak derse olur.
Ve Hereke bir gün orman dı.
Daha sonra sanayi.
Bügün ise....!
Yazımız Hereke'yi aramakla uzun zaman geçmesine rağmen çok güzel bilgilere
ulaştık örneğin yabancı yazarları inceledik ne bulduk dersiniz Hereke kalesini
yaptıran şövalyeyi, kim nereli adı ne..?
Masalımız milattan sonra yüzellili yıllara inerek lahit mezarla ispatlayarak
anlatmaya dünyada bir çok yerli yabancı yazarın Hereke için yazdıklarıyla
parçalar halinde yazarak gelen bilgileri bir araya getirip tek parça halinde
Herekeyi her ne kadar bir çok kişi tarafından yazılıp anlatılsa da
doktora tezi olarak yazıldığını bilsekte değişik bir yöntemle yazmaya çalıştım.
Karaağaç bölgesindeki lahit kapakları Y. Hereke
Hereke de çıkan lahit kapağı bundan 1850 sene evvel hereke var olduğunu
ıspatlayan zaman dilimi olarak kabul edersek okuduklarımızı bir araya
topladığımızda Ankara Milli Kütüphane de 14 Hereke için yazılmış kitabın
olduğu bilinsede camiyi ilk tadılatını yapan muallim, aynı zamanda
(teknisyen, üstabaşı), Dülger (marangoz) Musa efendinin Hereke hakkında yaşamı boyu
tuttuğu notları değerlendirerek.
Atatürkün nutuktan alınan Yahya Kaptanla olan yaşam öyküsü Hereke
fabrikası ve çok kişinin bildikleri olsada bir arada yarınlara
çocukluğumuz daki dinlediğimiz masal tadında yazmak.
Bugün baktığımızda yerinde olmayan önemli parçaların duyup da görülemediği
yazılarımız la resimlerimiz le bir Hereke masalı olsun istedim.
Bilinenleri tekrar yazmaktan ziyade yeni bilgiler arayıp günümüze taşıyalım
buluşturalım arzusundayım.
Hereke ANCYRON ismi ile ağırlıklı olarak geçmiş
olsada bazı ecnebi yazarların da Büyük Constantin in Hereke'de ölümünü
yazmasıdır. En ilgi çekeni ise Hereke kalesini kim yaptı Kral, İmparator değil
savaşçı bir Şövalye..? Hereke'de kervansaraylar var, maalesef ispat etmekte
zorlanıyoruz tepelerden dere boyu deniz kıyısına kadar olduğu anlatılmakta
Hereke merkez cami kapısında kabri olan fabrika teknisyenlerinden Musa
Efendinin 1843-1901 yılları arasındaki yazdığı notların
günümüze ışık tutacağını zannediyorum.
Daha önceki kendisine yapılan baskılardan kurtularak Ermenistan, Elcezire,
yi istila eden İran şahı ikinci şapur, un üzerine kararlaştırdığı askeri harakatı
bizzat idareye karar veren Büyük Constantin 03 nisan 337 paskalya yortularını
(NİKOMEDYA) İzmit, te geçirmiştir.
İzmit te bulunduğu günlerde hafif bir rahatsızlık geçirir hastalığı artması
üzerine annesi Helena'nın HELENAPOLİS ismini verdiği yalova kaplıcalarına
tedaviye gitti sıcak su tedavilerinden netice alamayınca gittikçe kuvvetten
düşen Constantin ölüm korkusuyla temiz güzel havası olan Hereke
(Ancyron) şatosuna çekildi hastalığı Herekede büsbütün arttı.
Hiristiyanlık aktine göre vaftiz merasimini hiç sevmediği hatta düşmanı olan
İzmit başpiskoposu Eusobius ve diğer rahipler ile birlikte vaftiz edilerek
hiristiyanlığı kabul etti.
Büyük Constantin'e beyaz elbiseler giydirdiler, yatağına beyaz örtüler örterek
istirahate çekildi daha sonra vasiyetini tesbit ettiler.
22 mayıs 337 Pantekot yortularına tesadüf eden öğle vakti öldü.
İsanın ilk asırlarına kadar Hereke yi ilgilendiren yegane malumat budur .
Histoire dubas-Empire: (Yazar: Charles LeBeau )
Buna mukabil Hereke'yi sayfiye yeri veya şato diye arayan tarihçiler İzmit
cıvarında sayfiye için en münasip bir mevki olmasına inanılan bu köyün
sahilinde hakim bir tepecikte ve cıvarında 19 asır başlarına kadar mevcudiyeti
anlaşılan eski mimari sanatına ait eserlerin mahfolmuş varlığına şahitlik
eden harabelerin varlığıdır. (Hammer)
Batı kale duvarı Doğu kale duvarı
Hereke nin İsa dan 1500 sene evvel Mısır firavunu SESOSTRİS devri ve
bundan sonra İran ve Lidya ve tekrar İranlıların istilasına maruz kalmış
daha sonraki yıllarda Bitinya kırallığı ve Mithridates yok edilmesi üzerine
Roma istilasına uğramış romanın himayesinden sonra şarki roma
İmparatorluğuna dolayısı ile Bizans'a intikal etmiştir.
Asie mineure Texier
Hereke ve çevresi trakyalıların muhtelif isimler taşıyan gurupların istilasına
hedef olmuştur hatta anlatılmayacak kadar kavimlerin yerleşmiş olduğu
anlaşılır Strabon
Büyük konstantinin ölümünden sonra osmanlılar tarafından istilasına kadar
geçen zaman içinde Hereke'nin Bizans tarihinde pek ender yer aldığı
anlaşılmaktadır.
George Acropolites
İslamiyetin inkişafı ile yedinci asırda başlayan savaşlar, imparator 4. Romanos Diogenes in Selçuklu sultanı Alpaslan, a malazgirt savaşında
yenilmesi ve anadolunun selçuklular tarafından işgali ile 1073 den sonra İzmit ve köylerine kadar inmişlerdir. 1073 da türk akıncılarının
üsküdarı da işkal ettiği görülür.
Les ilesdes princes, Schlunberger
Figures Bizantines
Bizans ordusunda bulunan Rousselde Bailleuf adında normandıyalı komutan
kayseri civarında isyan eden üçbin norman kuvvetleriyle yanında getirdiği
Jean Cesar dukas ile beraber birleşerek İzmit te kendini İmparator ilan ettiği
yolunun üzerinde bulunan bütün köy şehirleri işgal ederek üsküdara kadar
gelmiştir.
Histoire de bizance Dhiel
(CHARAX) Hereke avrupalı tarihçilerin binli yıllarda daha ziyade tarihlerine
geçmeye başladığı yıllar olarak görülmektedir.
İstanbul latinlerin işgali üzerine 09-05-1204 tarihinde (Flandore) kontunun
(Birinci Baudouin) ünvanı ile bizans İmparatoru ilanı müteakip Macairede Sainte
Menechould ismindeki fransız şövalyesi ve
beraberindeki Rober de Ronsoi, arkadaşı Matthievde walincourt gibi şovalyeler
komutan yapılarak İstanbulu bölüşerek paylaşmışlardır.
Bu haçlı şövalyelerinin iştiraki ile 100 seçkin asker boğazın anadolu
yakasına geçerek İzmite kadar olan bölgeyi işgal etmişlerdir.
Daha önce bu bölgeler bir asır evvel 1096 Alexis Kommen, in dostu Piyere l'ertmite
kumandasındaki öncüler tarafından kan ve ateşe verilerek yakılmış yıkılmıştır.
Bu kanlı savaşlardan sonra 1148 de Fransa kralı yedinci Lois nin ikinci hiristiyan
ordusuda aynı yıkımı gerçekleştirmiştir.
Latin imparatorluğu devrinde 1204-1261 tarihleri arasında İznik te İmparator ilan edilen
LASKARİS in Bizans hükümeti ile salgın hastalıklar ve latin ordusunun
savaşlarına sahne olmuştur.
Gittikçe artan savaşlar sırasında Trakyanın işgalinde çok sıkı müdafa ile karşılaşan latinler İmparatorlarına yardım maksadıyla Macaire de Sainte-Menechould'un İzmite geçmesiyle bir müddet sonra silivriyi müdafaya ve İmparator Hanri nin giriştiği savaşa yardım ettikten sonra tekrar İzmite geçtiği Mart 1207 de (CHARAX) Hereke'de ve Eskihisar'da aynı anda iki kalenin de inşaasına başladığı görülmektedir.
Geoffrey de Villehardouin
Menehould neresi diye aradığımızda Sainte-Menehould Fransa'da küçük bir kasaba NANS Vilayeti ile Krallara Taç törenlerinin yapıldığı kent Reims ilçelerinin ortasında bir yer SAINTE-MENEHOULD
HEREKE hakkında öğrendiğimiz en ilginç yazı en azından kaleyi yapan belli.
Macaire de Sainte-Menehould (Menehould'lu Marko ) bir Fransız Şövalye.
Hereke adına bu bilgiyi bulduk ve çevirisini yaptık.
İznik imparatoru Theodore Lascaris Latin İmparatoru Henry ile aralarındaki
ateşkesi bozması üzerine imparator Henry bir konsey toplayıp aralarında kardeşi
de olmak üzere en iyi adamlarını Biga şehri yakınlarına gönderir.
Latinlerin gelişiyle hız kazanan savaş Henry, nin adamlarının Erdek,e
yerleşmesinden sonra Theodore Lascaris'in askerlerinin de buraya gelmesiyle
Erdek cıvarında şiddetli bir şekilde ve iki tarafında kayıplarıla devam eder.
Bu sırada Henry nin kumandanlarından Thierry de loos Theodore lascaris,in
topraklarından (İznik) bir günlük mesafede bulunan ve kendisine ait olması
gereken İzmit'e doğru yola çıkar.
İmparatorun'un adamlarının büyük çoğunluğunu yanında bulunduran kumandan
İzmit teki kalenin yıkıldığını görür St. Sophia kilisesini onarıp savaşı yürütmeye
başlar.
Bu sırada Theodore Lascaris Eflak ve Bulgaristan Kralı Johanniza, ya bir mektup
yazarak İmparator, un iki taraflı bir saldırıya koyamıyacağına inanan Lascaris
Kral Johannizza,yı intikam için en uygun zamanın olduğuna ikna eder ve Kral
saldırı için Bulgaristan, ın gelmiş geçmiş en büyük birliğini toplamaya başlar.
İmparator Henry, nin adamlarından Macaire de Sainte-Menehould körfezde
İzmitten yaklaşık 30 km. Uzaktaki Hereke de bir kale inşa etmeye başlar
(mart 1207) İmparator Henry'nin diğer şövalyelerinden William of Sains ise İznik
yakınlarında bulunan Cibotos şehrinde bir kale yapımına başlar.
Bu sırada İmparator Henry de İstanbula olabldiğince yakındır ve savaş pek çok
yerde sürmektedir.
Geoffrey de Villehardouin
Laskaris'den sonra yerine damadı (JEAN VATATZES) devrinde 1222-1254
İzmitin Bizanslılar tarafından işgaline mütaakip Gebzeninde işgaline rağmen
Hereke kalesinin bir müddet daha İstanbul Roma İmparatorluğunun elinde
kaldığı anlaşılmıştır.
İstanbulun Bizanslılar tarafından işgaline Roma İmparatorluğunun
kaybetmesi üzerine 1261 bizans imparatoru (Mişel Paleolog) tarafından
Bizans, ın asayişinin iyi idare edilişi bir nevi halkını ihya etmiştir bölge
tamamen bizans nufusu altına girmiş isede marmaranın bitaraf
tek başına yer ilan edilmesi bu havalinin 1292-1305-1351 yılları defalarca
saldırılara işgallere uğramıştır.
George Acropolites
Hereke nin Osmanlı türkleri tarafından ilk olarak işgalini tarihçiler kısmen
değişik tarihlerde göstermişlerdir Orhan bey devrinde İzmitin birinci işgalinde
1328 Bizans ın genç İmparatoru (ANDRONİKOS) a dostluk anlaşmasıyla
terkedilmişdir. Vebadehu zaptı 1339 hadisesi birçok tarihçiyi şehrin düşmesi
tarihinde hataya düşürdüğü gibi Herekenin İzmitten sonra Osmanlı türkleri
tarafından işgal edilmesi hereke kalesinin zaptetme tarihini belirsizliğe
sevketmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu kuruluşu: yazar H.A Gibons
Osmanlı tarihi hakkında türk ve yabancı kaynakların tetkiki sonucunda
Herekenin İzmitin ilk muhasarasına mütaakip veya daha sonra bir türk
birliği tarafından işgal edildiği ve iznikle, İzmitin eline geçen topraklarda
yalnız başına kalan halkın ve türk süvarilerinin kayışdağı ,bulgurlu köylerinden
boğaz içi sahillerine kadar indiği bilinmektedir.
Hatta İzmit muhasarasına Aydos kalesi gazilerinin de iştirak ettiği dikkate
alınırsa Hereke kalesinin fetih tarihi 1328 olarak kabul etmek doğru olur.
Hayrullah Efendi ve Hammer
Kalker taşı örülü Marin (Kayran taş) örülü
Hereke nin fethine ait en garanti bilgi Hoca sadettin efendi tacüttevarihinde
vermektedir.
Timurtaş paşa nın Kara Ali bey kumandasında olan kol muhafızlarının
hucumla zapdetmek üzere muharebeye girişmiş bir müsademe sırasında
Kara Ali Bey gözünden yaralanmıştır gözüne saplanan oku çıkaran ali bey
acısını belli etmiyerek kalenin fethine devam etmiştir baskı altında kalan kale
muhafızları hayatlarına ve halka dokunmamak kaydıyla kaleyi teslim etmişlerdir.
Sahayı Fulekbar: Sayfa 225 müneccim başı
(Veliyüddin kütüphanesi) Tacüttevarih C.1 Sayfa 37
Bu işgal tarihinden Bizans İmparatorluğunun fethine kadar geçen 125 sene
içinde Timur istilasının doğurduğu hadiseler müstesna Hereke nin devamlı
osmanlının elinde kaldığı iddia edilemez.
İzmit yarım adasının sahilleride bir çok kalecikler ve köyler can çekişen aciz
imparatorluk gittikçe büyüyen osmanlı iki devlet arasında tarih sayfalarına
sığmıyacak kadar çok fakat küçük müsademeler ve akınlara hedef olmuştur.
(Tevarihi Ali Osman da) Aşık paşazade bu durumu ne güzel ifade etmekdedir.
Elhasır bu deniz kenarında kafir hisarcıkları
Kim vardır şimdiye deyin kah müslümanlara
Dönerdi kah kafire, ta Murat han oğlu Mehmede değin
Ve ez şehri iznik ta sevahili kostantiniye ekseri kurra
ve bilad ki havalii mercül bahren bud der
Kabzai teshir averde ve baad ez zaptı
Memaliki firavun ve ahzı ganaimi bi payan
Şeklindeki ifadesiyle mütevazı bir kaydı ihtiyatı göstermiştir.
Solak zade:Sayfa 133
Tacüttevarih:C.1 Sayfa 295
Aşık paşazade.Sayfa 93
Osmanlı ordusunun ankara çubukova hezimeti üzerine 1402 anadolunun taksimi
neticesi Hereke nin diğer kalelerle birlikte bizans tarafından işgal edildiği ancak
Çelebi Mehmet devrinde tekrar buraların geri alındığı haberi ile anlaşılmakta, bazı
osmanlı yazarları işgali normal göstermek için hadiseleri kısmen tahrif etmelerine
rağmen kapalı geçmeleri Hereke ve havalisi şehzade süleyman tarafından
İmparator Emenuel,e dostluk temini için Bizansa terkedilmişdir.
Münşaati Selatin:Feridun bey C.1 Sayfa 66 da
Aşık paşazade:sayfa 81
tacüttevarih:sayfa 218
künhülanber sayfa: 106
Bütün bu kaynaklar, Hereke nin kardeşleri arasında saltanat kavgasından
galip çikan Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1419 yılında tekrar geri alındığını
yazmaktadır. ( Nışancı Mehmet Paşa hariç ) Bütün osmanlı kaynakları 1419 tarihi
üzerinde hem fikir olmuştur.
Diğer taraftan bütün bu tarihçiler Hereke kalesi ile birlikte gebze,kartal
pendik cıvarları harap olmuş eserler ve bu tarihlerde Bursada tamamlanan
Büyük Cami ile medrese ve imaretlerin masraflarını karşılamak üzere
Vakfedilmek gayesiyle işgal edildiğinde hemfikir olmuşlardır.
Aşık paşazade:Sayfa 93 Solakzade:sayfa 218 Künhülanber:Sayfa 106
Müneccimbaşi:Sayfa 333
Müniyüttevarih:sayfa439 Nuhbetüttevarih:sayfa19 Tacüttevarih:sayfa 295
Hereke nin fethi Ahmet tevhidi yazısında omur bey olarak yazılıdır.
Sicili Osmani hem omur beyi hemde kara ali paşa olarak kaydetmekle beraber
her ikisi hakkında değerli malümatlar vermişlerdir.
Sicili Osmani:Sayfa 401-492
Ancak evliya çelebinin seyahatnamesinde lebi derya iki dere arasında yalçın
kaya üzerinde ev gibi sağlam bina küçük bir kale sırta yapılmış kuzeye
bakan kapısı duvarları içindeki evler kaybolmuş kullanılamaz
durumdadır. Kale dibinde bir değirmeni vardır.
kalenin değirmene inen yolunun kapısı olduğu yazarında dediği gibi kalenin dibinde değirmeni vardı .
sözleri kalede yapılan 2011 yılı kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan kapı duvarları tahmin ettiğimiz demir kapısı ve önünde yere yerleşik olduğunu zannettiğim döşenmiş olmalı ki feridun yalçının evinin arkasında temel kazılarında çıktığını gördüğüm büyük bir mermer parça kaleden kaydığı belli ve kazıda
ortaya çıkan kapının merdivenle değirmene inilen yol neden olmasın diye düşünmekteyim.
Tarihci Nasühüs-Silahi 1533 de Hereke yi resmederken kalenin dibinde çizdiği değirmeni düşüncelerimizi doğruluyor sanırım.
Hereke dağları sert kalker taşı ile çevrili olmasına rağmen kalenin duvarları neden (MARİN ) yani kayran taş dediğimiz taşla duvarları örülmüş bilhassa kuzey bölümü anlayamadım çünki
kalenin eriyip dökülmesi bundan olduğuna eminim ayakta kalan duvarlar ise kalker taşı ve ayaktalar.
Buna mukabil 19, zuncu asır başlarında Hereke den geçen meşhur tarihçi
BARON VON HAMMER daha faydalı malumat vermişdir.
Hammer Hereke hakkında İzmitten, İstanbula uzanan kervan yolu üzerinde
seyyahlara konaklık etmek üzere inşa edilmiş kervansarayları ile eski bizans
ve ceneviz sarayları uslubunda yapılmış duvarların dağ zirvesinden
büyük bir bina kervansaray olduğunu zannetmekteyiz aynı zamanda değirmen
denize kadar indiği kervan yolunun geçtiği köprü altından değirmenler arasından
sıçrayarak berrak bir derenin aktığı yer olduğunu bildirdikten sonra bina
harabeleri ile eski mimari sanatına ait eserlerin Hereke de hüküm sürmüş eski
ihtişamın mevcüdüyetine işaret ederek Hereke nin dahada güzelleştirilmesi için
bir villanın da inşa edilmiş bulunduğu anlatmaktadır.
Bundan sonra Hereke den geçen tarihçi Ch.Texier
Osmanlı Paşası Von Der Goltz
Hereke de var olan eski bir ihtişamin harabelerinden bahsetmeyerek yalnız
şato harabesini kaydettiğine göre bu eski ihtişamın 19.uncu asır başlarında
tahminen 1840-1843 yıllarında ilerde izahatını vereceğimiz Hereke fabrikasının
kuruluşu sıralarında tamamen kaldırılmış olduğu zannedilmektedir..
Tarihin akıcı seyri bizi 1914-1918 mütareke devrine kadar getirmiştir.
Mondros da imzalanan mütareke üzerine İstanbulu işgal eden yabancı ülkeler
kuvvetleri izmite kadar yerleşmişlerdir.
İşgal Kuvvetleri Hereke'de
İşgal kuvvetlerinin ingiliz deniz birlikleri İzmit çuhane fabrikasını topa tutarak
tamamen tahrip etmiş körfez sahillerinin bir çok yerine kara birlikleri
çıkarmıştır.
İşgal edilen her türk toprağı gibi Hereke ye de dilovasından çıkarma yapan
İngilizler Gebze, İzmit yönlerine ve Hereke ye kontrol bölgesi olarak yerleşen
İngilizler dört sene kalmışlardır İstanbuldan ankaraya Mili Mücadeleye desdek
olabilecek kişileri yakalamak için kurulan ön karakol görevi yapmışlardır.
İşgal edilen her türk toprağı gibi Hereke de mondros mütarekesi ile mudanya mutarekesi arasında İhtilaf devletlerinin (İngiliz) lerin işgalinde kalmıştır.
Hereke ye kontrol bölgesi olarak yerleşen ingiliz kuvvetleribölgenin tamamını gemileriyle kara kuvvetleriyle sahil kıyı kesimini kontrol edecek şekilde konuşlanmışlardır.
Bu durumda ingilizlerin İZMİT te 28 Tümeni HEREKE de 242 Tugayı bulunuyordu
karargah binası olarak Sümer İlkokulunu 2. katını Tugay karargahı alt katını tutuk evi olarak kullanıldı.
İngiliz askerleri Hereke kışla düzü mahallesi olan bölgeye bir kısmı küllük mevkii
kemhane nuh çimentonun su teposunun olduğu tepeye yerleştirilmişlerdir.
Ayrıca 17. Yunan Tümeni Gebze, Hereke bölgesini kontrol için görevlendirilinmişdir.
Bu durumda 242 İngiliz Tugayı 17. yunan kuvvetleri ile takviye ediliyordu.
Yunan kuvvetleri Yukarı Hereke, Tavşancıl, Kalburcu tepelerine konuşlandırılmışlardır.
İngilizler ağarlıklı olarak şehir merkezi demir yolu şeridini kontrol etmişlerdir.
Kuvaiye Milliye güçleri 2-Haziran-1920 de Arap kalesi altındaki Tren köprüsünü
tahrip etmişlerdir bu sebebten 12-Haziran -1920 de Hereke iskelesine takviye İngiliz birlikleri getirilmiştir bu askerleri istasyonun arkasına çadırlı ordugah kurulmuştur.
Padişahın himayesinde bulunan Fabrika-i Hümayun OSMAN Efendinin müfrezesiyle
İngilizler iş birliği yapılmış Fabrikanın korunması iaşe temininde kolaylık gösterilmiştir.
Sadrazam Tevfik Oktay, ın oğlu aynı zamanda padişah VAHDETTİN in damadı
İsmail Hakkı Oktay 8-Ocak-1921 de koyun tüccarı vesikası ile anadoluya geçmek için bindiği tiren Hereke durdurulmuş İngiliz binbaşı yanında tercumanı treni sikı kontroldan geçirir İsmail Hakkı bey yakalanmadan kurtulur.
Daha sonra hakkı bey 4.Tugay komutanı yapmıştır 3-Ekim-1922 den itibaren Hereke ve
cıvarını Türk kuvvetlerinin kontrolune geçmiştir bu anlatılan bilgiler işiğinda Hereke nin
kurtuluşu 3.Kolordunun Hereke ye 15-Ekim-1922 de girmesi ile kurtuluş günü olarak kabul etmek gerekmektedir. İngilizler Herekeden ayrıldıktan sonra 3. Kolordu bir yıl kalmıştır
Sümer ilk okulunu karargah ve nahiye müdürlüğü olarak kullanmışlardır.
ŞÜKRÜ NAİLİ PAŞA müdanya mütarekesinden sonra Mersinden trenle ailesini Hereke ye getirtmiştir ayrıca (Tümgeneral) HAYRULLAH FİŞEK yaver Yüzbaşı Hafız HÜSNÜ Bey
aileleriyle birlikte Herekeye gelmişlerdir.
Bir yıl sonra Şükrü Naili (Gökberk) paşa 6-Ekim-1923 de Hereke iskelesine SEYRİ SEFAİN idaresine ait Pendik vapuru
gelmiştir Hereke deki bir kısım birlikleri vapura yerleştirilir Fabrika müdürü Agah bey
askeri erkana çay ziyafetleri yakın ilgi göstermiştir.
6-Ekim-1923 pendik vapuru büyük bir coşkuyla İstanbula uğurlanmıştır.
İngilizler dört sene kalmışlardır Hereke de İstanbuldan ankaraya Mili Mücadeleye desdek
olabilecek kişileri yakalamak için kurulan ön karakol görevi yapmışlardır.
İşgale uğramış Hereke ve havalisin de başlamış olan mücadeleye yörenin en büyük
kahramanı YAHYA KAPTAN, ın ATATÜRK ün
nutkundan alınan kısımlar aşağıda aktarılmıştır.
Efendiler bizim bilhassa İstanbula yakın İzmit mıntıkasında uygulamayı
düşündüğümüz tedbiri orada silahlanmış askeri birliği oluşturmak ve havalide
güvenilir kumandan ve subayların bu askeri birliğe yardım ve faydalı bilgiler
ile hain çetelerin takip ederek havalideki varlıklarını yok edilmesi durdurmak
işte bu maksatla oluşturduğumuz askeri birliğimizin en önemlisi Yahya Kaptan
lakabıyla bilinen tanınmış fedakar vatan perverin askeri birliği idi merhum
Yahya Kaptan ilk münasebetimiz şöyle oldu.
Bir gün telgrafçılar Sivas telgraf merkezine şu malumatı veriyorlardı gayet acele
çekilmiş bir telgraftı istanbulda tevkif edilmiştir. Telgrafın tercümesi şu idi
Sivasta MUSTAFA KEMAL hazretlerine
dün İzmit ten tavsiye edilen Yahya benim yarın akşam küşçalı telgrafhanesinde
emrinize hazırım.
4-Ekim 335 tarihinde kuşçalı telgraf merkezinden şu emri aldım.
Sivas da Mustafa Kemal Paşa hazretlerine muhim gayet GİZLİ
Bendeniz size iki gün evvel İzmitten tavsiye edilen Yahya yım emirleriniz üzerine
telgraf başında emirlerinizi almya geldim yarın akşama kadar kuşçalı telgraf
hanesindeyim. Yahya.
Anlaşıldığına göre Yahya Kaptan İstanbuldan telgraf ın çekilmediğini anlayınca
kendisi kuşcalıya gelmeden bu telgrafı kuşçalı merkezine göndererek çektirmiştir.
Bende şu emri verdim 4-Ekim 335
İzmit merkezi vasıtasıyla kuşçalı telgraf hanesinde Yahya efendiye.
Bulunduğunuz havalide kuyvvetli teşkilat yapınız Adapazarı kaymakamı
Tahir bey vasıtasıyla bizimle irtibata geçiniz.
Anadolu ve Rumeli müdafai hukuk cemiyeti reisi M.Kemal
Efendiler Yahya Kaptan aldığı bu emir üzerine teşkilat yaptı ve aylarca İstanbulla
temas eden muhitlerde hain çetelerin icraatına mani oldu sonunda İstanbul
hükümeti tarafından öldürüldü gerçi Yahya Kaptan ın
durumu hali üzüntü veren hemen yerine getirilen şehit olması bundan sonraki
aylara alakalı bir hadise ise de burada olaya temas edilmişken bir daha geri
gelmemek üzere meselenin izah edilmesi aceleci olmaz fikrindeyim.
24 Kasım 335 Kartal merkezinden şu telgrafı aldım
köy içinde olmayarak birden bire suçlu katil nahiye müdürünü herkesin önünde
vurup köylerde gasp yapmak meselesinden dolayı Yahya Kaptan hükümete
teslim olmaya mecbur bırakılmıştır iç işleri nezareti ehemniyetle bu meseleyi
takip ediyor hükümetin zor durumda kalması Yahya Kaptanın teslimini
gerektiriyor.
Emirlerinizi Makine başında bekliyorum efendim.
İmza:Kartal Anadolu ve Rumeli müdafai Hukuk heyeti temsiliye reisi
Binbaşı Ahmet Necati
Askerlerin ve resmi memurların bizim teşkilatı milliye heyetlerinin başkanlıklarını
almaları usulumuz değildi.
Bir de bizim teşkilat nizannamemize basiretli uyanık olması lazım gelen heyet
başkanı her yerde birer heyeti temsiliye olmıyacağını bilmesi lazım gelirdi.
Bu telgraf üzerine İzmitte fırka kumandanına şu telgrafı yazdım.
Şifre Aceledir Sivas 25-Kasım 335
İzmitte birinci firka kumandanı Rüştü Beyefendiye
Kartal müdafai hukuk cemiyeti reisi ünvanı ile Binbaşı Ahmet Necati bey
tarafından gelen bir telgrafda Yahya Kaptanın katil olduğu, nahiye müdürünü
vurup öldürdüğü köylerde gasp meselesinden dolayı Yahya Kaptanın hükümete
teslimi mecburiyeti hasıl olduğu ve dahiliye nazırınında bu meseleyi ehemmiyetle
takip ettiği bildirilmektedir.
Uzun zamandan beri milli harekette üstün hizmeti olan bu zatın memleketimizin
bu buhranlı zamanlarında hükümete teslimi asla uygun görülmemekte
olduğundan, işin hükümetin de nufusunu nazarı itibara almak süretiyle Yahya
Kaptanın takibatı kanunuından tahliyesi hususunun tanzimi Kartal da Necati beye
icab eden talimatın verilmesi ve neticenin tarafımıza bildirilmesi önemle rica
olunur.
Heyeti temsiliye adına M.Kemal.
26 Kasım Hicri 335 tarihinde Hereke merkezin den şu telgrafı aldım.
Millet namına istirham ediyorum bu günlerde Binbaşı Necati Bey in
suistimalleri kuvayi milliyeyi lekelemektedir hemen tahkikat edilmesine
emir buyurmanıza rica ederim.
Gebze kazası milis kumandanı Yahya.
İzmit fırka kumandanından aldığım cevap şöyledir.
İzmit 29 Kasım Hicri 335
Sivasda K. 3 Kumandanlığına C.25-11-335 temsil heyeti başkanlığına
şimdiye kadar yaptığım tahkikata bakarak Yahya Kaptanın katil olmadığı, nahiye
müdürünü öldürme gibi bir teşebbüste bulunmadığı Binbaşı Necati denilen zatın
kendi menfaatlerini sağlama almak ve Yahya Kaptanı öldürmek için takip ettiği bu
durumda zatı alinize telgrafla müracatta bulundukları zaman yahya yı öldürmek
istedikleri fakat durumu sezince kendisini kurtarmış olduğu anlaşılmıştır.
Durumu arz ederim. Birinci firka komutanı Rüştü
Fırka Komutanı Rüştü Beyin Birkaç gün sonra verdiği malumat şu idi
05-aralık hicri 335
Sivas ta K. 3 Kumandanlığına temsil heyetine.
Binbaşı Necati Bey Maltepe Endaht mektebinde askeri memur olduğu halde
müdafayı hukuk cemiyeti reisi sifatını takınarak kuvai milliye namı ile başına
topladığı arnavut Küçük Aslan çetesiyle ortalığı soydurmakta olduğu ve Gebze
jandarma yüzbaşı Nail efendininde birlikte oldukları bende şüphe kalmamıştır.
Son zamanda hükümetin başına bela olan rum bekçilerin öldürülmesi ve
İstilyanos isminde bir zenginin dağa kaldırılıp para istendiği bu durumun
malum çete ile yaptırıldığı Yahya Kaptan nın yaptığı gibi gösterilip bu gibi işlerin doğru olmadığı aslı esası olmayan bir durumun nasıl olduğu kendisine iftira ederek bu insanların kuvayi milli perdesi altında hükümetin başına bela çıkararak keselerini doldurmaktan başka bir maksat taşımadıkları biliniyor.
Şimdiye kadar pek namuslu haraket etmiş ve etmekte bulunan Yahya Kaptanın
bu gibi insanlara iştirak etmemesi yukarıda bahsettiğim malum çetenin kendi
mıntıkasında rahat vermemesi kendisini resmi veya gayri resmi öldürmek
istiyorlar. Yanıma gelerek hayatının tehlikede olduğunu anlatarak avenesiyle
birlikte silahlarını mühimatini teslim ederek kendisininde bu havaliden
ayrılacağını resmen söyledi. Bende kendisine nasihat ederek daha bir çok işler
yapacağımızı söyleyerek bölgesine gönderdim.
Her şeyi iyi bilen Gebze Kaymakamı na resmen ettiğim kinaye ise aldığım
cevapta tamamen yukarıda bahsettiğim şekilde yani Necati ve Yahya efendilerin
aleyhinde yahya kaptanın lehinde Necati efendinin İstanbulla da nere ile
görüştüğü bilemiyorsam isede gizlice bir yerlerden para aldığı söyleniyor
bunların tamamı cana kasdettikleri dolayısı ile Yahya Kaptan bu havalide
durmak istemiyor. Muazzaf bir subay olan Necati efendinin başka bir yere
Nail efendinin daha başka bir yere gönderilmesi ne inanıyorum.
Fırka 1. Kumandanı Rüştü
Rüştü beyin verdiği malumattan geniş bahsederek 8 aralık hicri 335 tarihinde
Harbiye nazırı Cemal Paşaya yazdım.
Aynı tarihte durumu Cemal paşaya olan müracat izah edilerek meselenin takibi
teşkilatımız başkanlığına bildirildi.
Ondokuz gün sonra Şevket beyin imzası bulunan uzun bir telgrafda şu malumat
veriliyordu (.....asayişsizliğin başlıca müsebbibleri Yahya Kaptanla refiki
Kara aslan ve alemdağında dolaşan sadık çeteleridir.
Yahya Kaptanın bir takım şımarıklıklarından bahsettikten sonra (..bizi artık bu
kötülük yapan dayanması zor olan zararlardan ödeyemiyecek duruma getirmeyi
teşebbüs ettirmişti.
Öteden beri araları iyi olmayan Küçük Aslan çetesinin başka bir yöne dönmesi
kendisini muhtelif vasıtalarla gizlilik perdesi içinde çirkin işlere karışmış
gösterilmesi yüzbaşı Nail ve yahyanın aleyhinedir.
Necati beye gelince hükümeti ses çıkarmayınca Kartal Kazasınca başkan olarak
Kuvai milliye adına merkez le irtibat kurmuş teşkilatı milliyeyi kuvvetlendirmişdir
Yeniköy rumlarının etrafa saldırıları üzerine küçük aslan çetesini dolaştırmaya
başlamış tarafınızdan para bile verilmiştir.
Yahya Kaptan her şeyi neticesiz bırakmak düşüncesinde olup müracat etmektedir
Binbaşı Necati biraz idaresiz isede cazaya müstehak değildir.
Gebze Kaymakamının bir an evvel kaldırılarak rumve ermeni entirikaların son
verdirilmesi...)
Efendiler bu malumat beyanında benim bilmediğim noktalar vardı mesela ben
küçük aslan çetesinden ve onun başka bir yöne dönmesinden haberdar değildim.
Necati bey vasıtasıyla para verdiğimi asla hatırlamıyorum.
Yahya kaptan verdiğimiz talimat neticesinde düşman çetelerini bertaraf etmeye hiç
olmazsa onların ahalisine hiristiyanlara haddini aşarak düşmanın ne yapmak
istediğini öğrenip neticesiz bırakmaya çalıştığını pek ala biliyorduk.
Gebze Kaymakamının mahiyeti şimdi ilave edeceğim vesika ile takdir
olunabilecektir zannediyorum.
4 kanuni sani hicri 336 tarihinde fırka kumandanı Rüştü beye vasıf beyin verdiği
malumatı olduğu gibi hülasa ederek bu malumatın kendi tarafından verilen
malumatla tezat teşkil ettiğini binaneleyh bir kere daha hayretle güvensiz verdiği
şahısların tetkiki keyfiyet arzetmiştir kanaatlerinizle beraber etraflıca
araştırılması rica ettim.
Efendiler bu meselede bilgi ve malumat sahibi olmanızı arzu ettiğim için
Rüştü beyin cevabını aynen arzediyorum.
Heyeti temsiliye Başkanlığına
Yahya Kaptan hakkında olanlar şeşitli iftiralar üzerine Birkaç defa Ali Aguş efendi
vasıtasıyla yaptırmış olduğu tahkikat ismi evvelce bilinen lehine çıktı.
Mamafi kendisi cahil olması hizmet adı altında bazı hataları olması normaldir.
Büyük ve küçük aslan çeteleri ise zaten eşkiyadır teşkilatı milliyenin fikren
karşısındadır. Doğru olan yahya hakkında şikayet etmeyi herkesden fazla istemiş
lazım olması gereken Gebze Kaymakamına bu durumda yazdığım resmi mektupta
aldığım 11-12hicri 335 tarihlı 17 nolu cevap süreti aşağıda aynen mevcutdur.
Bendeniz bu telgrafın doğru olduğuna kısmen olsun inanmak mecburuyetindeyim
aynı itimatla bu yazıyı İstanbulda Şevket beye gösterdim şahsım inanmadığım
bazı insanlar üzerinde İstanbulca hakkında bir muamelenin yapılması luzum
görülmesi takdir edersinizki bir şey söylenemiyeceyi malumdur.
30-11-335 tarihli emrialileri cevabıdır
Kartal müdafi hukuk cemiyeti başkanı Binbaşı Necati beyin katil nahiye
müdürünü vurarak vuku bulan ihbarın yapılmaması doğru değildir.
Zira vurulduğu beyan edilen nahiye müdürü Burhanettin bey ise Yahya bey
tarafından vurulmadığı sıkıntıya maruz kalmadığı beyan etmiştir.
Bu durumda makamı zor durumda bırakma gibi şikayette bulunmamıştır.
Katil meselesine gelince Yahya Kaptan hakkında hükümete katil diye şikayet
veya celp gelmemiştir. Şayet darıca rumlarında iki rumun öldürülmesi Kartalın
paşa köyünden istilyanos un dağa kaldırılarak para istenmesi durumu bilinsede
bu durumu katil Küçük aslan çetesi tarafından işlendiği bilinmektedir.
Malum çete 18 kişi olup Necati beye bağlı olduğu hatta 50 şer lira aylık aldıkları
bilinmekte olup köyleri soydukları bilinmektedir.
Binbaşı Necati, Nail beyin okul arkadaşı kendisiyle bir buçuk yıl aydınlı köylerinde
Küçük aslan çetesinden ali kaptan nın dağa kaldırdığı yunan çorbacıdan alınan
para ile yaptığı meşhur düğünde buluşarak daha sonra sık sık defalarca
binbaşı Necati bey Nail beyin evine gelip görüştükleri aynı fikirde olduklar
uzun zamandan beri Yahya Kaptanın aleyhine olup teşkilatlandıkları sırada arayı
bozan eziyet etmek teşebbüsünde bulunduğu gibi küçük aslan çetesi tarafından
yapıldığı bilinmektedir. Doğru olan iki cinayetin kuvayi milliyeyi şaibe altında
bırakıp yahya beyi lekelemek istedikleri anlaşılmıştır.
Birinci fırka bolu havalisi kumandanı Rüştü
Efendiler bu malümattan önce şöyle bir haber verdiler .
Yahya Kaptan tavşancılda etrafı osmanlı kuvvetleri tarafında ablukaya alındı.
Bunu yapan İstanbuldan gelen bir kıta asker olduğu.
Bu haber üzerine İzmit fırka kumandanlığından gereken bilgiyi aldık her ne kadar
doğru olsada İstanbuldan gelen kıta kumandanına yahya bizim adamımız
herne kadarda olsa bir kusuru varsa gereken cezayı veririz Hiçbir zaman yahya
kaptanın etrafı sarılarak teslim alınmasına razı değiliz dedik.
Bölgeden iki telgıraf aldım ilki İzmit birinci fırka komutanı Fevzi bey den
efendim bu gece iki bin kişilik bir kuvvet tavşancıla çıkarak Kuvayi milliye
kumandanı Yahya Beyi muhasara etmişlerdir bilgilerinize arz ederim.
İkinci delgraf düzce baş fırka kumandanından aynı haberi veriyordu
devamında yahya kaptanın henüz ele geçmediğini her an çatışma çıkabileceği
tavşancıla gelen müfreze komutanına her hangi bir emriniz varsa bildireceğimi
arz ederim.
Bu tarihlerde İstanbulda mebus olarak bulunan yaverim Cevad Beyden şöyle bir
telgraf aldım.
Mustafa Kemal Paşa hazretlerine 06-01- hicri 336 gecesi sabaha karşı umum
jandarma kumandan muavini Hilmi bey Üsküdar jandarma komutanı Nazmi bey
komutasında dört subay elli jandarma ve yüzbaşı Nahit efendi kumandasında
İstanbul muhafız alayından 90 asker Bandırma vapurunun ışıkları sondürülerek
sabah vakti HEREKE iskelesine çıkmışlardır askerler hemen tavşancılı kuşatmış
belirlenen evler basılmıştır.
Derhal ihtiyar heyeti toplanarak vatan haini yahyayı teslim edin yoksa nerede olduğunu söyleyin yok söylemezseniz içindekilerle beraber herkesi yakacaklarını
söylerler. Köylü ihtiyar heyeti iki gündür yahyanın köyde olmadığını nerede
olduğunu bilmediklerini ifade ederler.
Yahya sağ olarak ele geçmeyecektir fakat yahyanın öldürülmesinden sonra marmara çevresine hakim olan hergün İngilizler ve Fransızlar tarafından silahlandırılan rumların ve İstanbuldaki rezillerin büyük zafer elde edecekleri
bellidir.
Kuvayı milliye sıfatını taşıyan yahyanın sindirilmesi bölgeden uzaklaştırılması
İzmit,Adapazarı İstanbul havalisinde düşmanlarımızın hesabina bir çok çetelerin
doğmasına sebebiyet verecektir.
Velhasıl Cemal Paşa hazretlerinin duruma müdahalesi ile Yahya nın bir evvelki arz
olunan usulu çerçevesinde serbest bırakılması rica olunmuştur.
(Cevat)
14-kanunisani 336 fırka kumandanı vekili raporunda bizzat takip ettiğim
tahkikattan çarpışma olmadığı yahya kaptanın teslim olduğunu köy dışına çıkıp
kesici aletle katledilmiştir. kafatasının olmaması bunun ispatıdır.
Bu üzücü haber üzerine İstanbuldaki teşkilatımıza 20 kanuni sani 336 tarihinde
miralay Şevket bey vasıtasıyla şu telgrafı yazdık.
Yahya kaptan teslim olduktan sonra kasten şehit edildiği anlaşılmakta
öldürülmesine kimlerin sebeb olduğu arkadaşlarıma bilgi vermek üzere süratle
gereken bilginin heyetimize verilmesi önemle rica olunur.
Heyeti temsiliye adına M.Kemal
Eski bir dostumuzdan cevap almak üzere
İstanbuldan gönderilen telgraf şu idi
Ankara K.20 kumandanlığına M.kemal paşa hazretlerine
1- Olayda yaşananlara şahit olan bir arkadaş ifadesinde yahya kaptanın köy dışına
karakola götürülürken etrafta gizlenen on kadar çetenin karakol üzerine ateş
etmesi üzerene firara teşepbüs etmiş bu esnada öldürülmüştür.
2-Yahya Kaptanın kuvvayi milliye namı adı altında bir çok baskınlar yaptığı
dedikodular yayılmakta olduğu gibi resmi gayri resmi yapılan tahkikatlar bu
durumu doğrulamıştır. Hükümet böyle durumlara kuvvayi milliyenin
karışmaması devlete karşı gelmemesi yanlış yolda olan askerlerin iade edilmesi
şartı ile kuvvayı miliyenin takip ve araştırma yapılmıyacağı lazım gelen her türlü
yardım yapılacağını teslim olanların Gebzeye memur gönderileceği
Hal böyleyken hükümet gizlice bölgeye yahya kaptanın öldürülmesi için asker
göndermiştir malum durum Maalesef meydana gelmiştir. (kara vasıf)
Çanakkale kumandanı Şevket
Efendiler köy dışına götürülürken cıvardan ateş açılmış firara teşebbüs etmiş
Maalesef böyle bir inandırıcılığı olmayan, haberi anlamamak için saf olmak lazım
yahya kaptanın öldürülmesi, haber üreterek beraber çalışılarak karar alındığı
gizlice öldürülmesinde emri vaki yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Değerli arkadaşlarım Gebze kuvaiye milliye bölge komutanı yahya kaptan ın
bir sürü iftira kampanyalarıyla nihayet İstanbuldan gelen iki bin kişilik kuvvet ile
tavşancılın etrafı sarılarak salı günü hak vaki olmuştur.
Bu yazımızda ikinci bölüm olan YAHYA KAPTAN ve olayları çok değişik
telgrafların birbirine benzememesi bilgilerin ayrı ayrı kişi ve değişik yerlerden
haber alınması Hereke ve cıvarında yaşanması öbürgün,dün,bügün olayların
Hereke isminde buluşması yaşanması önemini hatırlatalım bak bunlar olmuş
dedik kime, arif olana..?
Yıllardır babamı bu konularda dinledim kimseye nakledemedim gereğide yokdu
babam onaltı yaşında demirciler köyünde yaşar sene 1918 de amcam mısırda
ingilizlere esir, babam berberlik yapması için küçük aslan çetesi ile anne ve
babasından vatan millet mücadele düşüncesiyle ayrılır.
Beş altı ay küçük aslanla ve arkadaşlarına berber lik yapar daha sonra. Kara aslan
çetesine katılır beraber dağlarda gezer bu arada yeniköylu rum çetelerinin
köyleri basarak altın, kuzu, yiyecek ne bulurlarsa toplamaları insanların canını
kurtarma için kimde para, altın varsa o kişiyi öldürmek ağaçlara asmak süretiyle
yapmiş oldukları işkenceleri etkisiz duruma getirmek için kara aslan
arkadaşları karşı saldırılar la rum çetelerini kovarlar.
Bu sıkıntılar yaşanırken cıvar çeteler bir araya gelerek
İstanbul istikametinde olan yeniköy rumlara baskın pilanlanır beşyüz kişilik atlı
gurup küçük aslan, kara aslan, büyük aslan, ve yahya kaptan yeniköye de rumlara
baskın yaparlar babam yaşı küçük olduğu için kendi akranları olanlarla atları
beklerler baskına karışmazlar baskında ne olmuştur bu konuda bilgi yok
Yeni köy baskınından sonra babam yahya kaptanla kuvayi milliye ile beraber olur
bir gün izinli olarak gittiği demirciler köyünden dönerken yanında arkadaşıyla
atların nal sesini duyarlar yere yatıp karşı yakada da iki işgal kuvveti İngiliz
askeri at üstünde köylerden dönerken görürler iki arkadaş hemen karar verip
ellerinde mavzer nişan alırlar babam ateş ettik yere düştüler bende baba
öldülermi babamda ne bileyim korkudan oradan kaçtık demiştir.
En çok da anlatırken mavzerinden çıkan (çekatom) diye ses çıkaran silahının
sesini, yaşadığı günleri heyecanla anlatmasını ben ise masal diye dinlerdim.
FABRİKA-I HÜMAYUN ve MUSA EFENDİ
Musa efendi nin notları 1843
Demir yolunun henüz memlekette olmadığı, buharlı gemilerin dahi İzmite 1845 de
işlemeye başladığı bir devirde Hereke de ne maksadla kurulduğu bir pamuklu
ve ipekli dokuma fabrikası incelemeye değer bir durumdur.
Sultan Abdülmecit devrindeki mali ve iktisadi işlerde büyük roller oynadığı bilinen
barutçubaşı Ohannes ve Bagos Dadyan biraderlerin tesis ve montaj müteahidi
bulundukları İzmit çuha fabrikasının kuruluşu sırasında bu fabrikanın inşaat
malzemesi masrafları arasından çıkarmak ümidiyle serasker Rıza Paşa nında
malümatında Herekede kendi nam ve hesaplarına 50 pamuklu 25 ipekli canfes
tezgahın bulunan bir fabrika kurmuşlardır.
Dokuma Dairesi
Eldeki bilgilere göre tamamen ağaçlık, bilhassa dut ağaçları ile kaplı olan Hereke
de sahilde bina içinde tezgahları ile bekar işçilere ait koğuş ve bir ekmek fırını
bulunmaktadır Serkis Ağa isminde bir müdür. İtalyan tebasından bir ressam birde
doktor fabrikanın idari heyetini teşkil etmektedir.
İki sene fabrika fevkalade çalıştıktan sonra Hereke de bir şeyler olduğundan
haberdar olan padişah İzmite gitmek bahanesiyele Rıza paşayı da alarak denizden
Hereke önlerinden geçerken fabrikayı desadüfen görmüşcesine burası neresi
Rıza paşa der Padişahım sizin adınıza barutcu başı Dadyan kardeşlerin size süprizi
efendim cevabını vermiştir.
Ve bu süretle Hereke fabrikası Gebze tapusundaki kayıtlara göre 1845 yılında
padişah ABDÜLMECİT adına kaydedilmiştir.
Hereke'nin Tapusu
Musa efendi sözlerine şöyle devam etmaktedir.
Deniz kenarında olan bu fabrikanın doğu kapısına koyulan sultan Abdülmecid, in
tuğrasını ihtiva eden büyük kitabenin daha sonra kaldırıldığı ve bu kitabenin tamamen bozulduğu bilinmektedir.
Devletin malı olan fabrika daha da ilerlemesi için yabancı memleketlere heyet
gönderilmesine karar verilmiştir.
Feshane-i amire den (defterdar) fabrikasından Eşref efendi, Üsküdar da yasdıkçı
torunlarından Şakir efendi, Ressam Ali Efendi, Tercüman Ahmet ağa mensucat
tahsili için avrupaya gönderilmiştir.
Sanayinin ilk adımlarından olan bu durum ilk heyeti teşkil etmektedir.
Aynı yıllar içinde Hereke de memur, şefler için evler yaptırılmiş, iplik saran kızlara
bir koğuş yaptırılmış, bir Hamam, ve Müdür evi yaptırılmiştır.
1844-1900 senesine kadar bu mütevazı fabrikamızın imal etmiş olduğu muhtelif
cins ipekli elbiselik, möblelik düz kadifeden kumaşlar meraklıları tarafından
antika olarak itina ile muhafaza edilmektedir.
(Acar Tekinel)
Bu arada Hereke fabrikasının hammaddesini sağlamak maksadı ile feshane
fabrikasında işlenen yapak ihtiyacı için Mihaliç (Karacabey) (Çiflik altı Hümayun) da İspanyol
koyunları yetiştirildiği gibi padişah namına Harir fabrikası inşa edldi isede 14 sene
işletilen bu fabrikadan randıman alınamadığı için kapatılmıştır.
Eskiden olduğu gibi Hereke nin hammadde ihtiyacı yine piyasadan mübaya usulu temin edilmeye devam edilmiştir.
1850 senesinde fabrika müdürleri sırasıyla Selim Bey, Ali Bey, İzzet Bey ler
görev yapmışlardır.
1851 yılında fabrikada ticari bir hava esmeye başlamıştır İstanbul da
sarayburnunda sepetçiler köşkün de özel ambarlara depo edilen fabrika mamülleri
harcamamak sebebiyle stokların birikmesine sebebiyet veriyordu bu arada
fabrika müdürlüğüne Mustafa Paşa getirilmiştir.
Fabrika bir yandan hesap kitab mühasebe usulünü tatbik ederken diğer taraftan
stoklarla, yeni çıkan mamüllerle satışlarını sağlamak için İstanbulda Cezayirli
hanında feshane (Defderdar) fabrikası ile birlikte satış mağazası açmiş
bulunmaktadır.
1857 yılına kadar yürütülen fabrika müdürlüğü ne Hazine-i Hassa nazırı
Mumtaz Bey tayin edilmiştir.
Bu yıllarda üstabaşılık uygulamasına geçilmiş ilk defa İstanbul Feshane fabrikasın
dan avrupada staj görmüş Eşref Efendi atanmıştır.1862 senesinde Padişah Sultan ABDULAZİZ Herekeyi ziyaretinden sonra
Hacı Ahmet Ağanın yerine Kerim Efendi 1864 da Feshane Fabrika sından
Ahsen Efendi aynı yıl Muhsin Bey vekaleten atanmıştır.
Bu süretle 1866 senesine kadar fabrika Müdürlerinin peyderpey değiştirilmesi
ölü sezonlar olarak görülmüştür.
1873 yılında fabrikanın ilk türk ustabaşılarından Eşref Efendi vefat etmiş.
Yerine ustabaşı Ahmet Ağa getirilmiştir.
Aynı sene içersinde fabrika müdürlerinden Halil beyin azledilmesiyle yerine
vekalet ettirilen fabrika katiplerinden Hacı Halid efendi dört beş ay sonra o da
azledilerek yerine Feshane fabrikası eski müdürlerinden Hazine i Hassa Müdürü
Rıfat Efendi getirilmiştir.
1874 Rıfat Efendi de ayrılmış yerine eski piyade subay Kaymakam Hüsnü bey
fabrikaya ticari bir çehre vermek için imalatta piyasaya iyi birşeyler vermek için
bazı değişiklikler yapmıştır ve çıkan malları satabilmek için çarşı kapıda bir
satış mağazası açmıştır.
Hüsnü bey çalışmalarında başarılı olamamış istifa ederek Bahriye binbaşı sı olan
aynı işyerinde makinistlik yapan Aşır Efendi tayin edildi.
Çarşı kapıdaki mağaza bütün iyi niyetli uğraşlara rağmen 1875 te kapatılmıştır.
1876 senesinde ustabaşı Ahmet Ağa nın vefatıyla yerine Musa efendi getirilmiştir.
1877 senesi fabrikanın yangın felaketiyle karşılaştığı sene çift büküm kısmında
ipek büküm dairesi kazanının yanması neticesinde fabrika beş sene
kısmen yarı çalışır kalmıştır. Elle ve ayakla çalışan eski makınalarla kemhahane kısmı
bu şekil ipek kıvırıp sarmaya devam edilmiştır.
İplik Dairesi
Bobin Dairesi
Hazine memurlarından fabrika da müdür olan Hafız Sait efendi ayrılıp yerine
Hasan Fehmi Paşa geçmiş isede yangının hasarını halletmekte başarılı olamadığı
için yerine Agop Paşa getirilmiştir, padişahın sohpetlerinde yakınlarından olan
Yusuf Bey bir müddet sonra, Padişahın yakini İsmet Bey, daha sonra Padişah
baş yaverlarinden Ahmet Ali Paşa Müdür muavini olarak tayin edilmiştir.
1881 yılında fabrika müdürlüğüne padişahın yakını Osman Bey gelir ve eski
Müdürlerden Aşır efendi kasımpaşa tersane müdürlüğüne tayin olmuştur.
1877 de yanan fabrikanın filatörhanenin sağlam bulunan temelleri üzerine
Osman Bey vasıtasıyla inşaasına başlanmış bu inşaat kasımpaşa tersane
müdürünün yardım ve destekleriyle yapılmıştır.
1881 yılında fabrikanın geliştirilmesi için Fransadan mösyö Martel isminde bir
doktor getirilmiştir. Mösyö Martel fabrikayı inceleyip fabrikanın 45.000 lira
masraf karşılığında en üst düzeye geleceği hakkında rapor yazmıştır ve rapor
incelendiğinde kabul görmemiştir.
Bu durumdan sonra doktor Mösyö Martel Bin kuruş maaş ile, mamüllerin satış
karından yüzde yarım komisyon, her İstanbula gittiğinde yarım lira harcirah
kendi isteğiyle tam donanımlı bir ev tamamı avrupa lüks döşenmiş olması şartı ile
mukavele şartnamesiyle Fabrikaya Müdür tayin edilmiştir.
Bu yeni vazifesi sırasında Hereke fabrikası müdürü Mertel bey hemen işe koyulur
Hazine müdürlüğüne ikinci bir rapor hazırlar.
Daha önce kasımpaşa tersanesinde yaptırılmış olan filatörhanenin isteğe uygun
olmadığı yeni makinaların inşaatla ilgili malzemelerin avrupadan getirilmesi
kendisi tarafından bizat takip edilerek yapılması teklif edilmesi bu masraflara
mukabil altı binlira avans istemiş isede yapılan işlerin gayet güzel belli başlı
uygunsuz durum olmadığı yapılan incelemelerde anlşıldığı gibi avrupadan
getirtilmesi düşünülen Makinalarında doktor mertel tarafından bizzat
getirttirilmesi uygun görülmemiştir.
Bu durum karşısında Hereke fabrikasının usta başıları ve ustaları bir araya gelip
anlaşarak ipek sarıp bükmeye lazım olan makinaların bizzat fabrikada kendileri
tarafından yapılmasına karar verildi.
Hazine Müdürlüğününde desdeğiyle makinaların imalatına başlanmıştır.
Müdür Mertel üçüncü bir raporla hazine müdürlüğüne müracat ederek fabrika
işletmesi için luzumlu olan bir günde 10 kilo ipeği büküp sarmaya yeter olan 200
lira kıymetinde makınanın alınmasını istemiş alınmasına Müsaade edilen bu
makinenin araştırma sonucunda hiçbir işe yaramadığı anlaşılmıştır.
Bu gibi ihtiyaç olan makinaların fabrikada yapılmasına karar verilmiştir.
Harman Dairesi
Yaş Apre
Müdür Mertelin zaamanında yapılan en mühim husus Hereke mamülleri üretimi
için yapılan parçalar olağan üstü sanat harikası ustaların muhteşem çalışmaları
fotoğraf gibi numüne birer sanat eseri resmedilip albümde saklanaca kadar
güzel mamüllerdir. Bu makinalar fabrikanın emek verilerek alın teri olan uzun
zaman çalışacakları umulan hizmetlerdir.
Dokuma Dairesi
Vargel Dairesi
Müdür Doktor Mertel mukavelesinin son günlerinde devrin modası olan
çubuklu dokuma kumaşları üzerinde çok durmuşsa da İstanbul ismi verilen bu
dokumalar piyasada pek fazla ilgi görmemiştir.
Mertel,in mukavelesinin bitiminde fabrika ile ilişiği kesilmiştir.
Silindir Dairesi
1878 senesi Hazine i Hassa müdürlüğünde görevli Hacı Akif Bey müdürlük
tarafından Hereke fabrikasına idari müdür olarak tayin edilir.
Her sene fabrika 500 ile 1000 lira zararla hesaplarını kapatan, memur ve işçilerine
ücretlerini ödeyemeyen sene sonlarında kalan alacaklarının noksan olarak ancak
%80 ini ödeyebilen fabrika bu durumu Hacı Akif bey işci ve memurlarının kalan
alacaklarını sakin bir uslupla ödeyip daha soraki aylarda her ay aylıklar
muntazaman ödenmeye başlanmıştır.
Fabrika'nın 1877'de yanması padişah Abdülhamid'in tahta çıkışı Hereke'ye
Hacı Akif Beyin atanması yangının yaralarını sarıp hızla fabrikanın gelişmesi
belirli bir zaman içersinde gerçekleşmiştir.
Bunun yanında fazla çalışanla üretim de üstün başarı gösterenlere ilk defa devlette
pirim ödeme sistemine geçilmiş bu yolla üretim ve sanayide ileri bir adım atılmış olur.
1888 yılına kadar hazine müdürlüğünde bulunan Agop paşanın ölümü üzerine
Hacı Akif bey uygulamalarını aksatmamıştır çünkü merkez bankasında bulunan
Mikail paşanında desteğini Akif beye verdiği görülmüştür.
Hacı Akif bey daha önceden çalışmakta olan fabrikanın atlas ipek kumaş
imal eden tezgahlarının çalıştığı binanın yanına eldeki imkanlarla 1889 da iki
adet halı fabrikası yaptırmıştır.
Gördes ten, ve Demirci den getilen ustalar İstanbul saray içinde çalışmakta olan halı ustalarının yanında staj yaptırıldıktan sonra Herekeye dönüp halı ustası yetiştirmişler yine zaman içersinde de desenler üzerinde yenilikler yaparak köylere tezgah verip köylünün de gördüğü teşvikler üzerine iplik boyahanesinin büyütülmesi üzerine yün ve iplik boyamak için son sistem boyahane kurulmuştur.
İşin büyümesi ve işçi adedinin artışı ile iki tane işçi koğuşu ve bekar dullar, kızlar koğuşu inşa edilmiştir.
Hereke fabrikasının bu inkişafı piyasada değer bulması yeni bir mağaza açılması
ihtiyaç olmuş İstanbul eski zaptiye caddesinde bir mağaza açılmıştır.
Bu suretle fabrika, yapılan satışların sonucunda ilk defa üç bin lira kara geçmiştir,
yine bu sıralarda fabrikanın Kemhahane dairesinde elle işletilen kumaş
tezgahları ve halı tazgahlarının modernizazyonu için ve avrupavari daha ucuza mal edebilmek için halı ve kumaş tezgahları satın almak üzere Avrupaya Musa Efendi gönderilmiş satın alınan tezgahlar filatörhaneye
kurularak imalata başlanmıştır.
Makinaların verimi artırması üzerine ipek dairesinin genişletilmesine makinalara
fayda sağlamayan su dolabının yeteri kadar su sağlayamadığı anlaşılınca son
sistem su türbünü satın alınmıştır.
1884 de türkiyeye gelmek isteyen aynı zamanda Hereke nin ünü avrupada
duyulması üzerine Alman İmparatoru bir vesile ile Hereke fabrikası mamüllerini görebilmek için Hereke ye gelir.
Padişah Sultan ABDÜLHAMİT hanın Yıldız sarayında hüsusi marangozhanesinde
İtalyan mimar RAİMAONDO-D'ARONKO'ya Abdülhamit tarafından 1898'de yaptırdığı Köşk Herekede İmparatorun ziyareti sırasında istirahatı için hemen
yanına muazzam bir yemek salonu arkasında misafirhane bir gecede deniz kenarına kurulmuştur. Zamanın ihtişamına uygun olarak (Rokoko) sitilinde yapılmıştır.
İtalyan mimar Raimondo-D'Aronko 1893--1909 yılları arasında İstanbul da yaşamış olup Alman İmparatoru II.Wilhelm Hereke yi ziyareti için Şale Köşkünü yanına yapılan ek binasından sonra 1898 de 41 yaşında Hereke köşkünü yapmıştır.
Herekede ilk mektebi (İdadi) varken birde 1900 yılında Rüştüye Okulu
açıldığını biliyoruz.
Musa efendinin yazılarını eski yazıdan türkçeleştiren zaman,zaman fikirleriyle
düzeltmeler yapan zatı tanımıyoruz ismini yazmadığından bundan sonra
yazacaklarımız zata ait bilgilerdir.
Hereke fabrikası işletme şefi Musa efendi Hereke fabrikasının tarihi bilgileri
1843 tarihinden itibaren not edip
1901 tarihinde vefatı üzerine yazmış olduğu Hereke hakkındaki bilgiler bulunarak
temize çekilip bir süreti (Hazine-i Hassa), ya Merkez Bankasına gönderilmiş.
Diğer bir kısmıda günlüğü bulan ismi yazılı olmayan kişidedir.
Sayfa sonunda (25-11-Hicri 335) (1843) notu var olduğu görülmüştür.
Günlüğü bulan kişi kendisine ait fikrini bundan sonraki satırlarda temize çekerek
günlüğe katkıda bulunmuş olup şöyle yazmıştır.
Bu devirlerde fabrikanın nefis goblenleri, Binbir çiçek, ve sırmalı Gördes halıları
büyük bir şöhret kazanmışdır.
1902 senesinde daha önceki makinalara ilaveten tam 20 tezgahlı çuhane fabrikası
geliştirilmiş. 1905 te ise 20 tezgahlık feshane dokuma fabrikası kurulmuş
Tarihe ışık tutan terettüdlerin değil gerçek belge bilgilerin kaleme alındığını
bildiğimiz Hereke 1843 temeli 1845 çalışmaya 1996 da bitişi tarihine
153 sene içersinde olaylara bakmaya anlatırken daha önce yazılanlar bilinsede
masal üslubunda tatlandırmaya daha sonraki kuşaklara birleştirerek bir arada
buluşturmak gayemiz olmuştur.
Hereke de bu yaşama hayat veren osmanlı mimarları OHANNES-BAGOS
DADYAN kardeşler Sevk idare Sarasker RIZA Paşa Sahibi SultanABDÜLMECİT
Tekstil sanayinin ilk fabrikalarından Hereke Fabrika-ı Humayunu bittiğinde
Amerikan bezi tezgahları bir müddet sonra kaldırılarak zeytin burnuna
fabrikasına gönderilip yerine Canfes dokuma tezgahların da işlenen kumaşlar
sarayda çok beğenilmiş ayrıca 100 cakarlı el yapımı tezgah daha alınır.
Usta yetiştirmek için fabrika çalışanlarından Avusturya, ve Viyanadan 30 eğetimci
usta yetiştiricisi getirilir başarılı olanlar Avrupaya üst seviyede yetiştirilmek üzere
gönderilirlerdi.
Bu gün markalaşmada güçlük çeken Hereke halısı
1846 yıllarında başarının hemen markalaşmaya gidildiği tarih olarak görülür.
1875 fabrikanın üretimine ticari istikamet vermek için ürünlerin satılabilmesi
kapalı çarşıda satış mağazası açılmıştır.
1878 fabrika ipek bükümü dairesinde kazanın yanması 1882 de ipek bükümü
dairesi tekrar faaliyete geçer.
Dokuz sene istikrarsızlık tan sonra 1891 halı hanenin kuruluşu istikrarın tekrar
canlanması fabrika adına açılan satış şubeleri Mısır Kahire de açılmış
Moski caddesinde Salıçyan mıgırdıç efendinin Mağazası Yunanistan Selanik te açılmıştır
Almanya Berlin de İsveç Stokolm de memaliki ecnebiyei-saire de
İstanbul kapalı çarşıda Hacı Ali efendinin mağazası
İzmirde Hükümet caddesinde Mehmet Fuat efendinin Numunei-Ticaret Mağazası
Hereke Fabrikası Mamulatı Nefisesi
Bu mağazalarda çok çeşitli ürünler satışa sunulmuştur
İpekli Buroketler, ayrıca kadınlara ipekli çeşitleri.mendil çeşitleri, çorap, seccade,
boyun atkısı, klaptanlık ve ipekli maşallahlar, kürdevsi ve efrençkari, başörtüsü
daha bir çok çeşitler imal edilmiştir.
1893 tarihinde beşyüz işciyle çalışan fabrika da padişah tarafından emekli sandığı
kurulmuştur. Ücretlerinden kesilmek üzere bu sandığa iştirak etmişlerdir.
1894 te İstanbul zaptiye caddesinde bir satış mağazası açılmış.
1902 Senesinde 30 tezgahlı çuha ve şayak fabrikasının temeli atılmıştır.
1905 senesi Fesane fabrikası faliyete geçmişsede, kısa bir zaman sonra tadilat
yapılarak halı hane olarak faliyetini sürdürmüş, daha sonra ingiliz paralı arap
askerlerine koğuş, devamında işci pavyonu olarak kullanılmış yandıktan sonra,
şimdiki haliyle Nuh çimento meslek lisesi olmuş tedrisata devam etmektedir.
1918 senesinde Çuha fabrikasının 30 tezgahtan 52 tezgaha çıkarılıp
çalışmaya devam ettiği bilinsede fabrikanın sonu hakkında bilgimiz yok.
1918 ingilizler işgal kuvvetleri Hereke de yedi düvele teslim olan imparatorluk
ANKARA MİLLİ KÜTÜPHANE GELEN KİTAP ÖZETİ
Hereke mondros mütakeresi ile mudanya mütakeresi arasındaki dönemde itilaf
devletlerinin İngilizlerin işgalinde kalmıştır.
Mütareke görüşmelerinin 03-12-1922 de son bulmuş ve 1922 dört ölü yıl bir sürü
bilmediklerimiz Mudanya mütarekasi ve üçüncü kolordu kumandanı
Şükrü Naili Gökberk Paşa Herekede bir yıl kalmıştır.
1925 cumhuriyetin başladığı fabrikaların Sanayi ve Madin Bankasına bağlanması.
Daha sonra Sanayi ve Kredi Bankasına devredilmiş.
11-07-1933 tarihinde SÜMERBANK, ın kurulması ile Hereke fabrikası gerçek
sahibine kavuşmuştur.
1925 Fabrika Müdürü Reşat Bey Hereke de
1925 spor kulübunun kurulması yeni yapılanma tarihi başlaması
1925 köşkün tadilatı yapılması
1931 büyük yangın kısa zamanda eski halinden daha iyi duruma getirilmiş itfaiye
teşkilatı kurulmuştur.
Fabrikanın sosyal şubeleri (Hereke Fabrikası memur ve işçiler Kooperatifi) Şirketi
ismi ile 1925 yılında Reşat Benerli zamanında memur ve işçiler adına
kurulan her türlü ihtiyaçların ucuz kolay yoldan temin maksadıyla kurulmuştur.
Kuruluşun içersinde
1-Bakkal dükkanı: bulunması gereken her maddesiyle mevcut olan.
2-Manifatura: Amerikan bezinden iplik, iğne, pazen, patiska, ipek,çeğizlik eşya.
3-Fırın
4-Lokanta
5-Kahvehane
6-Sebze bahçesi
7-Süt ihtiyaçları için mevcut inekleri
tamamen memur ve işçilerin ortaklığında olan bu sistem maaşlardan kesilen
sermayesi 20 bin lira gibi bir ücretle gerçekleşmiştir.
8-Yapı kooparatifi yalnız fabrika işçilerinin iştiraki ile 1948 senesinde kurulan
müteşebbis heyet bu konuda faaliyete geçmişdir. Sümerbank bu konuda 10-15
senede taksitle işçilerin geri ödemek süretiyle (SÜMER YAPI KOOPARATİFİ) ne
150.000 bin liralık kıredi açmiştır.
Sümeryapı kooparatifi evleri temel atma töreni 15-10-1949 Cumartesi günü
Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı NİHAT ERİM tarafından açılmıştır.
Törende: Maliye Bakanı İSMAİL RÜŞTÜ AKSAL
Tekel Bakanı Dr. FAZIL ŞERAFETTİN BÜRGE
Kocaeli Millet Vekilleri,
Vali (ŞEKİP YURDAKUL),
Belediye Başkanı, Parti Başkanları, Vilayet Vali
Muavinleri, (La Turguie Moderne) dergisi mümessili Şahabettin Demirkazık
bir çok davetli hazır bulunmuştur.
Burada dünyada bir ilkin yaşandığı bu atılım zamanımıza kadar büyük kaynak
deşkil etmiş ilginin devlet düzeyinde iştiraktan anlaşıldığına göre ilgi ve
ehemmiyeti yapanlara teşebbüscülere ne kadar övünç kaynağı olmuştur
(SÜMERBANK) dendiğinde ekmeğiyle büyüyenlerden olup bugün ise ölenlerin
selasında Sümerbank emeklilerinden falan vefat etmiştir dendiği yere kadar var
olacağına inananlardanım.
15-EKİM-1949 Temel atma töreninde İşci Baş Mümessili Efe İsmail Kaçarel
temel atma merasiminin şöyle anlatmıştır.
Aziz Başbakan yardımcım, Kıymetli Bakanlarım, Saygı değer Milletvekillerim
Sayın Valim, Belediye Başkanım, ve saygı değer misafirler.
Sanayi şehri olan Hereke ye hoş geldiniz.
İlerleyen ve süratle kalkınan bir Türkiye, mizde sık, sık temel atma törenleri
yapılıyor, ya bir sanayı kuruluşu, ya bir Hastane, Ya da bir okul için temel atma
merasimleri yapılmakta buda yaşam seviyemizi daha yükseğe çıkmasına sebeb
olmaktadır.
Bu günkü temel atma mana ve mahiyeti şimdiye kadar atılan temellerden daha
başkadır bunu bilhassa anlatmak isterim.
Aziz ve kıymetli misafirlerimiz harp yılları içersinde yavaşlayan sanayimiz tekrar
hız almış istikrarın tekrar ön plana çıktığı şu günlerde Başbakan Yardımcımızın
uğurlu elleriyle temeli atılacak olan evler fabrikada çalışanların kendi malı olacaktır.
Türkiyede bu sistem Hereke de devlet müessesesi olan Sümerbank, ın fabrikasında
yapılmaktadır.
Bu hizmetin meydana gelmesinde Sayın İşletme Bakanı, ile Sümerbank genel
Müdürünün maddi manevi yardımları sebeb olmuştur.
Bu itibarla kendilerine işçi arkadaşlarım adına teşekkürlerimi arz ederim.
Sayın Devlet başkanımızdan itibaren hepimiz bu vatanın işçileriyiz.
Hepimiz birimiz, Birimiz hepimiz için.
İşçi baş mümessilinden sonra Başbakan Yardımcısı NİHAT ERİM söz alarak
Hereke fabrikası işçileri adına konuşan arkadaşınızın sözleri üzerinde önemle
durmak lazım sözleri derin manalar taşımaktadır.
İşçi mümessili arkadaş çok güzel konuştu fabrika işçilerini ev sahibi yapmak teşebbüsünü güzel ifade etti.
Bende görüşlerimi ifade etmek isterim. İnsanlar yaradılıştan mülkiyet mevhumuna
bağlıdırlar.
Aile reisi başını sokacak bir yuva sahibi olmak ister rahat konforlu ev şalışma
gücünü artırır. Bu bakımdan Herekeli işçi arkadaşların böyle bir girişimini
takdirle karşılıyorum. Sümerbank bu konuda yardım sağlamakta yerinde bir
haraket yapmıştır. Bu gün temelini atmakta olduğumuz bu evler yapılan
hizmetlerin numunesidir işçilerimizin kazandıklarıyla günü gününe geçindikleri
şu ortamda ev sahibi olmak istemeleri Hereke kooperatifi bu sahada yeni bir
çığır açmışdır hayırla yadedilmesine üyelerimize uğurlu olmasını temenni ederim
bu şekilde onbinlerce meskenin meydana gelmesi için ilk harcı koymak isterim.
Her yönde ilklerin Hereke sini masalımızın diğer kısımlarıyla anlatmaya sağlıkla
devam etmek isterim.
Zaman tünelinde yazdığım hastane temel tarihi bulamadığımızdan Alman
İmparatoru wilhelm in istasyonda indiği sırada çekilen fotoğrafta kanıt kabul
edersek sağlık 115 senenin üzerinde olsa gerek sağlık başlangıç hastanenin yıkılışı
kanıtlayamasak da 1956 da temeli atılan DİSPANSER in 1958 de faaliyete geçtiğini
biliyoruz. 2010 senesi 18 kasım aile hekimliği ne geçilmiştir.
Sıhhi Teşkilat Sağlık İşleri
fabrikanın iki doktoru bir diş doktoru beş yataklı dispanseri birde eczanesi vardır.
Çalışma saatlerinde işçi rahatsızlıkları acil durumlarda fabrika içindeki doktorlar
anında müdahele ve yataklı bakım eczanesiyle anında müdahele edildiği
aynı zamanda işci ailelerini de muayene ederlerdi.
Kaza neticesinde malul olanlara maaş bağlanır, Vefat edenlere ailesine tazminat
ödenir, yaşlılık sonucu ayrılanlara ikramiye verilirdi.
Revir
Yardım sandığı
yardım sandığı memur ve işçilerin zor günlerde kendilerine ihtiyaç olduğunda
verilmek üzere toplanılmış paraları idare eden bir teşekküldür.
Her işçi memur aylıklarının yüzde dördünü her ay sandığa bırakır bu paralar
bankada faizi yıl sonunda içşi memura dağıtılır.
Ayrıca ev yapmak isteyenlere, bağ almak isteyenlere, hastalıkta kullanmak üzere
yüzde altı faizle bu paralardan verilir, işçi memur iş yerinden ayrıldığında
kendi adına birikmişi hemen ödenir.
Şirket (Ekonoma) içi
Şirkette Alışverişte Kullanılan Kredi Fişleri
Yetim çocuklar
darüleytam lı kızlara iki büyük koğuş tahsis edilmiş her türlü masrafları yeme
giyme, vesair ihtiyaçları karşılanır bu kızlar yevmiye ile çalışırlardi bir çoğu
evlenerek ayrılmışlardır.
1934 senesinde Hereke yünlü ve ipekli fabrikası eserinden alınmıştır.
OSMANLI SANAYİNDE HEREKE
ABDULKADİR BULUŞ
Doktora Tezi
Değirmenleri, Kervansarayları, Taşı, Halısı, Kumaşı,Toprağı altın HEREKE
HEREKE FABRİKASI KURULUŞU
Hereke fabrikası İzmit çuha fabrikasıyla üç senede kurulduğu her iki fabrika 13
aralık 1845 senesi yapılan çalışmalarda beraber meydana getirildiği 1842 de
başlandığı söylemek doğru olacaktır.
Burada önemli nokta izmitle Herekenin beraber yapılıp yapılmadığı başka bir
değişle literatürde yer aldığı gibi Hereke fabrikası Serasker Rıza Paşa ile Ohannes
Dadyan tarafından kendi hesaplarına yapıldığı zira bu konuda müstakil olarak
İzmitle ilgili inşaat v.s harcamalarına ilişkin belgeler mevcuttur.
İzmit çuha fabrikası yapılırken Herekenin devlet tarafından yapıldığına
bir belge yoktur. Ne zaman Hereke Rıza paşa tarafından devlete teslim edilir o
zaman İzmit çuha fabrikası ile beraber müştemilatı olarak anılır.
Hereke fabrikası mimarı Saray-ı Humayun mimarı Kalfa Hoca Karabet dir.
Yalnız Hereke Kumaşı giyiniz
HEREKE FABRİKASI GELİŞTİRİLMESİ
Hereke fabrikası ve cıvarında bir çok arazi alınmış paraları ödenmiştir. 68 dönüm
bağlar 42.550 kuruşa satın alınarak fabrika arazisine katılmıştır.
1851 yılında ise fabrika arazisi ve mülk edindiği dükkanlar simitçi fırını,kahvehane
18.000 kuruşa alındı,fabrikanın üst kısmında üç arsa bir mağaza 4.250 kuruşa
alınmıştır. Herekede 1873 senesinde fabrikanın arkasından alınan 1560 zira (1 zira ortalama 0.57417 m2'dir) arsa ve bağ Hereke sakinlerinden Mehmet Bin Ahmet den 600 kuruşa satın alınıp fabrikaya devredilmiştir. Arif den alınan bağ tirenyolu hattına yakın 1.443 zira
bağ Hereke sakinlerinden Demircioğlu Hüseyin bin Ahmet den 600 kuruşa
alınmıştır.Yine fabrikanın arka tarafı demir yolu kenarı 294 zira Hereke
sakinlerinden Çakmakoğlu Ahmet Bin Ahmet den 400 kuruşa alınmıştır.
Satın alınan araziler Fabrika-i Hümayun un ihtiyacı olan ipeği karşılamak için
Hoca Agop, un sorumluluğunda dut yetiştirilmeye başlandı dut fidanlarının
dikim işlerini hoca Agop bahçenin oluşturulması için getirilen avrupalı bahçevan
bilgisi dahilinde 1.000 tanesi Çin den getirilmek üzere, 4.000 bini Bursa dan
getirilen dut fidanları hoca Agop gözetiminde dikildi. 15 kişilik bir ekip 328 günde
1847 de tüm masraflar dahil 5.500 kuruş masraf yapılmıştır.
Ayrıca İzmit de Osman Ağa adlı kişiye ait olan büyük bir bağ 60.000 bin kuruşa
satın alınıp Hereke adına dut dikilmiştir.
HEREKE RÜŞTİYE MEKTEBİ
Hereke fabrikası yanında 1898 de rüştiye okulu açılmıştır okul mangal kömürü ile
ısıtılmakta mektebin öğretmeni 900 kuruş aylık almaktaydı.
Okulun tüm masrafları Hazineden karşılanmıştır.
Herekede eğitim çok önem taşımıştır mesele fabrikada yurt dışına gönderilen
usta eğitimi çok önemli olmuşsa da, darüleytamlı çocukların eğitimide bir okadar
önem taşımıştır kızların halıda, erkeklerin şayak ve fes işinde usta oldukları bilinmektedir.
Rüştiye'nin ilk binası Rüştiye'nin esas yerleşimi
HEREKE HASTANESİ
Hereke fabrikası 1843 de kurulduğunda gerekenler ihtiyaca göre yapılmış en
önemli insan sağlığı olunca 121 sene evvel Herekede hastane yapıldığı bilinmekte.
Herekede Hastane 1890 da 100 yataklı olarak açılmıştır tüm araç gereçler ilaçlara
yapımına varıncaya kadar doktorların aylıkları, kömürle ısıtılması tamamı
masrafları Hazine-i Hassadan karşılanıp fabrika ile birleşik kabül edilmiştir.
Hazine-i Hassa nazırı (Bakan) Ohannes Paşa zamanında 1908 yılında hastanenin
ihtiyaç olan hem kimyager hemde doktor olarak kalması istenen Doktor Binbaşı
Osman Bey yeterli olmadığından ikinci bir kimyager ihtiyacı olmuştur.
Diğer görevli personel ise
1-Doktor Miralay (Albay) Vahit Bey
2-Doktor Miralay (Albay) Diran Bey
3-Doktor Binbaşı Mehmet Bey
4-Eczacı Binbaşı Ali Bey
5-Cerrah Binbaşı Galip Bey
6-Doktor Kolağası (yüzbaşı ile binbaşı arası rütbe)Nuri Bey
7-Eczacı Kaymakam Yaver Bey
8-Doktor Yüzbaşı Ahmet Bey
Bu kadar doktor tibbi personel neden bu kadar kalabalıktı bilinmese de salgın bir
hastalık mı vardıda tedavi maksatlı geldiler bilinmemektedir.???
HEREKE FABRİKASI İDARİ YAPISI MÜDÜRLERİ
Müdür Başlangıç Bitiş
Serkis ve Kamerot 1845 1847
Hoca İstefan 1847 1850
Hacı Ahmet Ağa 1850 1858
Hacı Akif Ağa 1858 1861
Ahmet Efendi 1861 1869
Abdülkerim Efendi 1869 1869
Ahsen Efendi 1869 ------
Aziz Ağa ------ ------
Nuri Bey 1869 1871
Halil Bey 1871 ------
Hüsnü Bey ------ 1877
Aşır Bey 1877 1884
İshak Efendi ------ ------
Osman Efendi ------- -----
Martel ------- ------
Hacı AKİF Bey 13 EKİM 1884 ------
ULA (Altın madalya) ( Gümüş liyakat madalyası Gümüş imtiyaz madalyası Fransız
Hükümeti tarafından Officer Del ınsatruction Publigue nişanı verilmiştir.
Hazine-i Hassa Nazırı Mikail Paşa, nın başkanlığında idare heyetinde
mefrüşat-ı Hümayün Müdürü olarak görev yapmaktadır.
HEREKE FABRİKA-İ HÜMAYUN BAŞARILI OLAN USTALARI
Muallim-i Evvel:Musa Efendi (13 Temmuz 1891)Sani, Gümüş Liyakat Madalyası
(usta başı) (ikincilik)
Hereke camii kapısında kabri olan amcamız
Muhasebe Memuru:Karabet Efendi (13 Temmuz 1891)Salis, Gümüş Liyakat Mad.
(üçüncülük)
Muallim-i Sani: Teyfik Efendi (17 eylül 1886) Salis, Sanayi madalyası
(ikinci usta) (üçüncülük)
Muallim-i Salis: İbrahim Bey (17 Eylül 1886) Salis, Sanayi Madalyası
(üçüncü usta) (üçüncülük)
Resim Muallimi: Yorgaki Efendi (17 eylül 1886) Salis, Sanayi Madalyası
(resim ustabaşı) (üçüncülük)
Boya Muallimi: Fevzi Efendi (17 eylül1886) Salis, Sanayi Madalyası
(boya ustabaşı) (üçüncülük)
HEREKE FABRİKALARINDA ÇALIŞANLARA VERİLEN NİŞANLAR
İşçi ve memur çalışanlarına devamlılığı başarısının karşılığı olarak imtiyaz nişanı
verilmesine karar verildi.
Birinci olanların Padişahın Tuğrası ile bezenmiş 25 adet altın Nişanla
mükafatlandırılmasına 2.olanlara altın yaldızlı 100 adet gümüş nişan, 3. olanlara
500 adet pirinçten yapılmış nişan toplam 625 nişan verilmesine karar verildi.
darphanede yapılacak nişanlar ne varki fabrikadan ayrılırken aldıkları nişanları
teslim etmeleri gerekiyordu yani nışanlar görev karşılığı olup yabancı ustalar
memleketlerine döndüğünde devamlı kendilerinin olduğu söz konusu değildi teslim
edilirdi.
İş gücünü artırmak fabrikada çalışan yerliler için imtiyaz nişanı verilmesi, yabancı
ustaların da ustalıklarını gizlememeri için onlarda bu imtiyazdan ayrı tutulmadı
ne varki ayrıldıklarında nişanları geri bırakmaları idi.
HEREKE ÇUHA ve FES FABRİKALARI
Hereke de çuha, şayak, iplik daireleri 1902 tarihlerinde açılmıştır çuha imalatına
20 tezgahla başlanmış 1917 de ise tezgahlar 52 ye çıkartılmıştır.
Hereke fes imalatı ise 1905 başlanmış yapılan fesler istenilen kalitede oluşu talebi
artırmiş bu nedenle günlük 500 fes imalatı yetmiyerek üretimin artırılması için
avrupadan 4 adet döküm makinesi, 1000 adet kalıp, 1 adet lastik perdah Makine
alınması bu durumda günlük 1000 adet fes üretimine geçilmiştir.
HEREKE FABRİKASINA BAĞLI KİRA GETİREN İŞLETMELER
Hereke de 1853 senesi itibarı ile kiraya verilen 60 hane toplam kirası 940 kuruş
30 oda tek kişilik 180 kuruş, Ekmek fırını 300 kuruş, Kahvehane 300 kuruş
simit fırını 150 kuruş, lokanta 800 kuruş ve Hamam 1857 kuruş Mağaza, Berber dükkanı
kira getiren mülklerdi. Bu gelirler 1874 yılında kira gelirleri önemli artış olmuştur. 1874 yılı ağustos ayına kadar müdür Nuri bey fabrikayı yeni müdüre devir teslim ederken yapılan işlemlerden öğrendiğimize göre gelirlerin artığını görüyoruz örneğin dut yaprağı
zeytin, ceviz, hasılatı gelirleri, iskelenin rusumu, kiraya verilen bağların geliri ve
dükkanların kira geliri, bahçelerin bostanlığın gelirleri gibi.
HEREKE FABRİKA-İ HÜMAYUN YANGINI
Hereke ye 1877 yangını büyük zarar vermiştir ne varki bu zararın bir şekil yeniden
yapılması onarılması lazım bu durumda Sermimar-ı Ebniye-i Hassa-i Hümayun
serki ile Ebniye-i Hassa Müdürü Vesilaki nin yaptıkları ayrı ayrı keşifler filatör
hanenin duvarları sağlam olmakla beraber kirişlerin yapılması ancak
bağlantılarının demirden olması istinat duvarları lama demirinden kamalarla
desteklenecek döşeme yenilenmesi, kapı cam ve çerçevelerin yapılacaktı
çatısı Marsılya kiremidinden döşenecek.
Harir ambarıda hasar görmüştü ve temeli yeniden yapılıp duvar çerçeveleri
yenilecekti. Boyahane ise dolapları lata ve tahdadan dolaplar yapılacak
camekandan bölme duvarlar, dış duvar ise harçları yenlenecek, çatı için çinko
döşenmesine karar verildi.
Tüm bu masraflar için Vasilaki 248.476 kuruş, serkiz ise 232.422 kuruş masraf
çıkarmıştır.
Bu çalışmaların kabul görmemesi üç yıl sonra Ali bey ve Kirkor kalfa tarafından
ayrıca bir masraf raporu çıkarılmıştır.
Bunların dışında Hereke fabrikasına yön vermek için bir proje hazırlanması için
Fransa Lyon sakinlerinden mösye Martel İstanbula davet edilir.
Martel fabrikanın inkişafına tensip buyurulduğu için Padişah Abdülhamid e
şükranlarnı sunup.
Serkurane Osman bey ve hazine-i Hassa Nazırı Agop efendi ricaları üzerine
Hereke fabrikasına teftişe gittiğini belirtmektedir, ayrıca Fransız sefiri Marki
Dönoval, in marteli Hereke fabrikasına Müdür olarak tavsiye ettiğini, teklif
kabul edilince Müdür olarak tayin olur.
Fabrikanın tamiri için gezip edindiği raporu sunduğu ifade etmekle kendisiyle
yapılan kontratın avrupa usulunde işletmek istediği gerekli imkanlar sağlanırsa
çok güzel şeyler yapacağını Fransızca ve 4 kısım halinde rapor sunmuştur.
HEREKE FABRİKASI MARTEL RAPORU
1- Halen mevcut olan 150 el tezgahlarının düzenlemeleri mekikler bozuk ve eksik
regülatörün bozuk avrupa usulune uygun olmayışı yeni mekikler satın alınarak
işletebileceği ancak hepsi eski ve muntazam olmayışı çok noksanı olduğu
belirtmekteydi. Acele lazım olan çözgü yapmak için dolaplar, masura tezgahları
mukavva delmek için mevcut makinanın tamiri gerektiği.
2-Madde fabrikanın iki binasından ipleme tezgahı ve çözgü dolabı ile makasın
bulunduğu binanın tamamen yandığı tamamen yeniden yapılması gerektiği.
3-Madde daha küçük olan boyahane binasının yandığından böyle bir binanın
fabrika için küçük donanımın yetersiz olduğu.
4-Madde tamamen yanmış olan binada 18 adet çarklı tezgah mevcut olduğu ancak
binanın temellerinin yeniden inşa edilmesi, tezgahların ise işe yaramaz olduğu
yenilerinin alınması.
5-Madde tezgahların büyük tekerlek üzerine dökülen su ile bir vapur makinası
vasıtasıyla işlemekte olduğu su yolu güzel olup tekerlek tamir edilip çalışabilir
zannetmekteyim.
6-Madde fabrikanın nasıl idare edildiğini anlamış değilim hali hazırda işleyen
15-20 tezgahın işletilmesinin kendisi için yeterli olduğunu belirtmiştir.
Sonunda tüm bu işler için fabrikada üretim de gereken şartların sağlanması
halinde avrupa usulünde çalışabileceğini ifade etmektedir.
Martel le yapılan kontratla vazifesine başlayan kontratının padişaha sunulmaması
ile akibetinin belli olmayışı yüzünden altı aydır maaş almadığı gerek kendisinin
gerek ailesinin ihtiyaçlarını gideremediği bundan sonraki günlerin çalışması güç
olacağından neticenin belli olmasına dair,
İstanbul Ağustos 1884 tarihli Hereke fabrika Müdürü akibetinin kendisine
bildirilmesi bu durumdan şikayetçi olduğu anlaşılmaktadır.
HAZİNE-İ HASSA NAZIRI AGOP EFENDİNİN RAPORU
Agop efendinin raporu ise tüm hususları özetlemekte makinaların yenilenmesi
gerekçesi olarak üretimin çeşitlerinin artırılması gösterilmiş Şayak, Çuha,
Amerikan bezi ile ipekli kumaş dokuyacak yeni makinaların fiyatları
sorulduğunda İngiliz fabrikatörler net olmasada tahmini bir milyon kuruş olduğu
bu paranın hazine ayrılması istenecekti son kararı ise padişah Abdülhamit
verecekti.
FABRİKA-İ HÜMAYUN ve HALICILIK
Bir rivayete göre 1883 şimdiki düz lisenin olduğu yerde giriş kapısında Abdülhamit
tuğrası ile yapılan halıhanenin 100 tezgahla başlandığı bir rivayete göre 1891 de
başlandığı bilinmektedir.
Bir doğru bir yanliş olsada Hereke için ne yazılmışsa benim için güzel.
İlk halı hane şimdiki Milli sarayların bulunduğu yer olarak başlasada zamanla
büyük inkişaf göstererek halıcılık fes hanenin tadilatı ile halıhaneye çevrilerek
iki ilave halıhane yazarın dediği gibi düz lisenin olduğu yere ve milli sarayların
ortasına hizasına tam 4 halıhane ile büyük inkişaf göstermiştir.
Bir osmanlı muhabirine göre Osmanlıda halıcılık MEMALİK-İ OSMANİYE de
icra olan sanatların en mühimi kaliçe cilik( Küçük Halı Kilim Farsça) sanatıdır.
İzmir kaliçe leri namıyla meşhur olan kaliçe ler anadolunun mesela Uşak, ve
gördes fabrikalarında çıkan kaliçeler, İngiltere, Fransa, Mısır, Amerika ya ihraç
edilmekte idi.
Hereke halı üretimi daha önceki tarihlere göre ihtimal olduğu çünki çeşlitli saray,
köşk, kasırlara halı, seccadeler olmalıdır bir kaynağa göre Hereke de halıcılık
Sultan Abdülaziz zamanında başladığını belirtmektedir, ancak 1852 yılında
üretilmiş halı, seccadelerin varlığı bilinmektedir. Macaristanın Budin de Başkonsolos olarak bulunan Rum Beyoğlu Fahrettin Bey ve Müftüoğlu Ahmet Hikmet Beyler Hereke Fabrikasına ısmarladığı İpek seccadeleriyle Macaristanda bulunan Gül Baba Türbesini süslemişlerdir.
(Kaynak 7 kıta dergisi 37.sayfadan alınmıştır)
1880 de Abdülhamit gördes kazasından ünlü bir halı ustasını kızıyla beraber getirterek
İstanbul Beşiktaş Akaretlerde kendilerine ev verilerek yerleştirilmiştir ve luzumlu olan halı ihtiyaç malzemeleri verilerek halı yaptırılır çıkan halı çok beğenilip Padişah tarafından Hereke ye gönderilmiştir.
İlk halı üretimi 1891-1892 yıllarında başladı ilk bir yılda 6.266 kuruş değerinde
126 arşın ( Bir arşın 68 cm uzunluk), 3 rup ( metrenin dörte biri 25 cm) luk gördeskari halı üretildi bir sene sonra 56.652 kuruş değerinde
dokunan Efrençkari 515.50cm. metre gördeskari 856 arşın 6 rup (rub'. C.) Dörtte birler. * Metrenin kabulünden evvel ipekli, yünlü, basma ve emsali kumaş, bez ve sairenin ölçülmesinde kullanılan çarşı arşınının kesirlerinden birinin adıdır.) halı dokunmuştur.
Padişah Abdülhamit Hereke halı desenleri seçiminde bizzat ilgilendiği bilinmekte.
Hereke de halıcılık takdir görmüş köylerden gelen kızlara halı öğretilmiş halı
iplikleri Karamürsel devlet fabrikasından sağlanırdı iplikler boyahane de Alman
ustanın eğittiği boyacılar tarafından (Anilin) boyalar kullanılmıyarak kök
boya ile boyanıyordu.
14-15 yaşlarında çalışan türk,rum,ermeni,yahudi,roman çoçukları halı ve 150-180
resim modeller üzerinde çalışmaktaydı çoğunlukta ünlü erbil modelleri bulunduğu
İran halı albümlerinden yararlanarak bir çok halı üretilmiştir.
Köylerden gelenlere ayrı ayrı koğuşlar yapılıp,türk ve diğer kızlar için kızlar koğuşu
başlarına yaşlı bir kadın gözetiminde kalırlardı.
Ayrıca 1900 lü yıllarda goblen, binbirçiçek, sırmalıgördes tipi halılar dokunmuştur.
1894 HEREKE DEPREMİ
İstanbul da olup Herekeyi de yıkan 10 Temmuz 1894 saat 12.24 geçe olan şiddetli
deprem 18 saniye süren 3 dalga halinde oluşan bu deprem İstanbul da 280 kişinin
ölümüne 298 kişinin yaralanması ile meydana gelmiştir. fabrikada büyük hasara
sebeb olmuş ölü yaralı hakkında bilgi yoktur.
Aradan 105 sene sonra 17 ağustos 1999 depremi gerçekleşmiştir.
Hereke fabrikası 1894 deki depremde hasar gören kısımlar hakkında belge ve bilgi
yoktur. Zarar gören bölümlerine 1900 yılına kadar yapılan tamir masrafları olarak
983.245 kuruş harcanmıştır.
HEREKE FABRİKA DEĞİRMENİ
Rıza paşa zamanında satın alınan değirmen eski sahipleri padişahın herekeyi
ziyaretinde değirmenin ucuza satın alındığından eski sahipleri şikayette
bulundular padişah bu durumda mağdur olanlara bir miktar daha para
verilmesini irade etti daha önce 60.225 kuruşa iki hisedara ödenen paranın üstüne
ödenmiştir.
Eski olan değirmen abdülkerim efendi tarafından 18.696 kuruşa tamir edildikten
sonra 3.500 kuruşa kiraya verilmiştir.
İkinci bir değirmen daha olan fabrikanın 1853 ten önce alınmış işletilmiş çalişma
gelirinden 3.750 kuruş hasılat elde edilmiştir.
Fabrikanın iki değirmeni Abdülkerim efendi tarafından 4 taksit bir yıllığına
Niğdeli Vabis oğlu Anastas a kontrat yapılarak kiralanmıştır ancak pahalı olduğunu
söyleyerek imza atmamıştır abdülkerim efendiden sonra müdür olan Ahsen efendi
indirim yaparak 17.500 kuruşa Anastas'a kiraya verilmiştir.
Ayrıca fabrikanın akarsuyunun membaında eski usulde çalışan 3 er taşlı 2 çarklı
değirmeni vardı düzensiz çalışmalarından dolayı elde edilen un kepekle karışık
kara simit unu kalitesinde olduğu bu sebeple değirmenin tamir edilmesi gerektiği
ifade edilmektedir, hatta akan suyun bir kağit fabrikası çalıştırabilir güce sahip
olduğu anlatılmıştır.
3'er taşlı 2 çarklı değirmen
Temsili Resmi
4 mayıs 1881 Adil beyin zamanı üretimin artırılmasına yönelik makinaların
fazla çalışıp iş gücünü artırmak için güç kaynağına ihtiyaç duyar.
Bu sebeble filotörhanenin 17 beygir gücünde buhar makinesi, bir adet su dolabı
devir ettiren gücü vardı.
Filatörhanenin kuzeyinde kuvvetli bir akarsuyu vardı bu su deniz seviyesinden
800 pare mesafede ve 45 kadem yüksekte bulunan bu suyun 48 beygir güç
üretebilecek akıma sahip olduğunu boşa akan bu suyun cüzi bir masrafla
ark döşenerek yeni tarz makinaların çalıştırılması halinde yıllık 130 bin artışı
Çuha fabrikasının 10 bin zira amerikan bezi üretimi yapacak tezgahların
çalışmasını sağlayabileceğini belirtmiştir.
HEREKEDE ÜRETİMİ YAPILAN ÜRÜNLER
Hereke fabrikası esas olarak saraya ipekli kumaş, döşemelik kumaş üreten bir
fabrika olarak bilinmekle beraber pamuklu,yünlü mamüller ipek, pamuk
kullanıldığı gibi amerikan bezi, kirpas gibi sif pamuklu kumaşlar üretilmiş ayrıca
çorap, mendil, yastık, bohça, gıravat,gibi ürünler.
Osmanlı sancağı, nışan kurdelaları en önemlisi Kabenin Örtüsü özel ürünler
üretilmiş. Daha soraki yıllar başta halı, seccade, çuha, fes üretilmiş.
Kumaşlar daki ana guruplar ise Atlas, Canfes, Damasko, Kadife, Bürümcek,
Perdelik ve tül.
1847 de fabrikanın ilk dönemlerinde (İpekli Pembeli) (Pembeli Akmişe)(Kumaş. C.) Kumaşlar, dokumalar. )
(Yünlü Akmişe) (34 Parmak eninde Kirbas)(C.: Kerâbis) Bez. Kumaş, keten veya pamuk bez.)
(7.5 Parmak kuturunda Örme Çoraplık Kirbas) bu dönemde üretilen ürünlerin
arasında yer almaktadır.
İSTUFE ipek ve sırma ile dokunmuş nakışlı bir kumaştır. Döşemelik olarak yapılmış
çok kaliteli olanlara (Sündüs dibaç) denir oldukça tok bir kumaş. Sırma taklidi tellerle işlenmiş olana (Telli istufe) denir. (telli bir kumaş olup padişahın hediye ettiği özel sipariş bir üründür.)
ÇUHA çözgü atkısı yün yapağından bükülmüş iplikten olup havlı düz renkte sade tok bir kumaştır.
KEMHA çozgüsü ve atkısı ipek üzeri hafif tüylü kumaştır. Çoğunlukta döşemelik en çok kaftan yapımında kullanılmıştır. Özel dokuma tekniğiyle 24 ayar altın ipliklerle dokunur
bilhassa Osmanlı Sancaklarında kullanılmıştır.
KLAPTAN eğirme çarkı ile sarılan sırma veya tel ile karışık pamuk iplik.
ÇİNARİ Peştemal veya elbiselik olarak kullanılan paralel çizgileri olan bir kumaştır. ipekli yağmurluk, şemsiye kumaşı, ve kanepelik kumaşlar.
HEREKE de ÜRETİLEN ÜRÜNLERİN YILLARA göre DEĞİŞİMİ
KADİFE: Çözgüsü ve atkısı ipekten havlı bir kumaştır. Atkısında klaptan bulunanına
//Telli Kadife// denir. Pamuktan olan türleride dokunmuştur.
ELİFELİK: Yünlü Elifelik, İpekli Elifelik,
MANTİN: Canfes kumaştan daha kalın çubuklu bir kumaş çeşididir. En özel Siyah Mantin kumaşıdır.
MENDİL: Çiçekli Mendil, Pembeli Mendil, İpekli Mendil
LAVANTİN: Siyah Lavantin, Bürüncek, Nışan Kurdela enli,ensiz,vasat
KANEPELİK
İPEKLİ YAĞMURLUK
KİRPAS:Örme Çoraplık ( Bez) Keten pamuklu kumaş 34 parmak eninde bez kumaş
7.5 parmak kuturunda örme çoraplık.
BOYUN BAĞI: İpekli siyah ve çeşitleri
SIRMALI KUMAŞ
SEHTER: İnceli dokunan Elbise
1850 senelerinde üretilmiş olanlar.
Üstekilere ilave olarak ŞAL, BOHÇA, ŞALBOYUNBAĞİ, YELEKLİK
1852-54 Seneleri yapılan yenilikler ise
Damasko, (Eskiden Dımışk, yani Şam şehrinde yapılıp sonraları Avrupa'dan gelen iki yüzlü ipek veya yün ve keten karışık döşemelik kumaş. Tek çözgü gurubu ve tek atkı gurubuyla kumaş desenlerin dokunması tekniğine
kumaş çeşitleri damasko adıyla bilinir. Armurlu ve jakarlı mamüller bu
kumaştan yapılmış: Damasko perdeler.)
ATLAS
ince ipekten sık dokunmuş düz renkli, sert ve parlak , altın ve gümüş tellerle işlenmiş kumaş cinsidir.
Çözgüsü ve atkısı ipek ilk kez Çin de dokunmuştur bir adıda saten atlasdır parlaklığı en üst düzeyde olan kumaş
türüdür saten ismi Fransızcadan gelmiştir en çok beğenilen renk olarak (AL, kırmızı) çok tutulan renkler olmuştur. Osmanlılar zamanında saraya işlenen kumaşlardandır çeşitler olarak Mor,Nefti kaftanlar suvarilere üretilmiş. Herekeden Kabeye gönderilen Siyah Atlas Altın,Sırma,Sim,işlemeli örtüsü işlenmiş Pembe Çiçekli,Mor Çiçekli, Hare Çiçekli,Çubuklu ve taraklı denen türler,Kürk Astarı,Yorgan yüzü,Para kesesi, Perde, Bohça, Bayrak. Sancak,Entari aşırı olarak istek üzere yapılan türde kumaşlardır.
CANFEZ
Tek tek çözgüsü tek kat atkısı sıra ile örgü gibi dokunmuş ipek bir kumaştır ince ve düz renklerde olan kumaş çeşitleri Elvan çiçekli, Canfes-i ceketlik, Şalvar, Mintan türleri
Çeşitli perdelikler, en makbulu kırmızı canfezdir.
1858-61 yıları dahada gelişerek
Amerikan bezi: (enli-ensiz) Kirpas (gömleklik ve askılık)
ŞAL şal uzun ve parlak yerli yapak harmandan bükülen kalın gamgarin iplikten seyrek dokunarak yapılan kumaştır (Şalı Börüncek, Şalı Kadifesi, Şalı Yeleklik, Şal boyun bağı)
en fazla istek alanlardır.
Damasko: (Renkli, Klabdanlık, Mahsus-i Ceket ve yasdıklık)
Canfes: (Elvan Çiçekli Canfes-i Ceket ve Perdelik)
BOGASİ el eğirmesi Ya da çıkrıkla bükülen pamuk ipliğinden yapılan çok değişik isimler adı altında işlenmiştir. (Astarlık bez, ince Amerikan bezi) (Siyah Puanlı Perdelik Kumaş, Mendil, Boyun Bağı, Tülbend,) bazıları
1862-1865 yılları
BİNDALLI
ipek kumaş ve kadifenin üzerleri klapdan ile iri yapraklar ve dallar ile
süslü bir kumaştır.
BÜRÜMCÜK
fazla bükümle elde edilen ham ipek ile iplikle dokunan daha sonraki yıllarda pişirme denen kaynatma işleminden geçirilen kumaş üzerinde kıvrılmaların ötürü
bürümcük adı almıştır. Helali denilenbürümcük atkısı ipekten çözgüsü pamuktandır
erkekler için ipek haram olduğu için özel bir kumaştır. Kadınlar için bürümcük ipekten
tül gibi incesi, az kalıncası, iç gömleği gayet hafif tüy gibi, Şal bürümcük boyun bağı dokunurdu.
ÇEŞİTLİ Kumaşlar: Mai zeminli Nohudi ve Gögez çiçekli, Mai zemin Mor ve
beyaz çiçekli, Mai kül rengi zemin, kül renkli çiçekli.
1876
ÇUBUKLU Kumaş: Santranci parça veya zikzaklı kareli motifli kumaş ve sancak
damasko, Çinari.
1891-93
İlk defa döşemelik kumaş (Gördeskarı Halı) (Efrençkari Halı) üretilmiştir.
1894-98
Perdeleri Herekede dokunmuştur.
1908 senesi özel sıpariş kabeye 6 adet seccade yapılıp yollanmıştır.
HEREKE ÖZEL ÜRÜNLERİ
Seccade
Harir Seccade, ANKARA Şalı, Harir Şemsiye püsküllü, Tire Şemsiye Püsküllü,
Patiska üzerine basma, Yün basması, Soğuk bez basması, Yaşmaklık, kadife, istüfe
simli kumaş tamamı olmasada üretilen bu ürünler fabrikanın özel ürünlerin listesi idi.
DÜNYA SERGİLERİNDE HEREKE FABRİKASI
Bilinebildiği kadarıyla fabrika ilk Uluslar arası sergiye 1855 senesinde katılmiştır.
Hereke fabrikası 1884 de Serkurene Osman bey fabrikada kapsamlı sayım yaptığı
sayımda resim odasında yapılan çalışmalarda eşyalar arasında 2 adet ekspozisyon
madalyası 1862 Londra sergisinden alındığı.
1855 Paris sergisinden mansiyon kazanılmış.
1862 Londra sergisinde ürünlerden Kadife, İpekli dokuma kumaşları
madalya almıştır.
Fabrika 1892 viyana sergisinde bronz madalya
1893 Şigago uluslar arası sergisi
1894 Lyon bronz madalya (Diplome de Grand Prix)
Kristof Kolomb'un Amerikayı keşfedişinin 400.cü yılı kutlamaları vesilesiyle özel
davet alan Hereke fabrikası ürünleri 1893 de Osmanlı Devletini temsilen Şikago da
uluslar arası sergiye katılmıştır.
1907 senesi Bursa sergisi Gümüş, 1911 de Bursa Gümüş madalya
1908 de Viyana sergisinde bronz madalya.
1910 de Bürükselde bronz madalya (Diplome de Grand Prix)
1911 de Torino sergisinde bronz madalya (Diplome de Premio)
1921 1. ci İzmir iktisat kongeresinde gümüş madalya alınmıştır.
HEREKE FABRİKASI ZİYARETLERİ
Hereke Fabrikasının ilk kuruluşunda abdülmecit, in ilk ziyaretlerinde
ESER-İ CEDİD Vapuru ile geldiği Hereke ziyareti esnasında ve sonrasında Padişahın
askerlere devlet yöneticilerine
hediye ettiği ipekli kumaş, kurdelaların toplam kıymeti 23.838 veya 6.391 dirhemdi
Abdülmecidin bu ziyaretinde Kartal, Gebze ve cıvardan bir hayli zevat gelmiş olup
gelen bu halkın içinde fakirler tespit edilip padişah tarafından 51 asker ve fakirlere
dağıtılmak üzere 5.000 kuruş verdirmiştir.
Fabrika ziyaretleri bir kısım teftiş bir kısmı iş gezme ziyaretleri fabrikaya verilen
önemi yansıttığı gibi Alman imparatoru Wılhelm ve eşi Prenses Gizela
Sultan 5. Mehmet Reşat, ın yaptığı ziyaretlerdir.
Wılhelm Abdülhamit le iyi ilişkiler geliştirdiği yıllarda 18 Ekim 1894 dolmabahçe
sarayına Hohenzoller yatıyla gelmiş müzeleri gezdikten sonra 22 Ekim 1894 de
Herekeye trenle gelip Lorley vapuruyla uğurlanmıştır.
Eşi Prenses Gizela ya mahiyetindekilere hediye edilen halı,seccade, v.s hediyeler
tahsis edilen hususi tiren ücreti toplam 35.794 kuruş olmuştur.
Padişah 5. Sultan Mehmet Reşat Herekeyi ziyareti belli olunca hazırlıklar yapılmış
1910 yılında Ertuğrul yatıyla gelmiştir.
HEREKE FABRİKASINDA VEFAT ve İŞ KAZALARI
Fabrika personelinin vefat eden yakınlarına belirli bir miktar maaş bağlanmakta
idi Merhum ismail efendinin validesi Pembe Hanım, a bağlanan maaş 83 kuruş.
Merhum ambarcı Mehmet ağa nın yetimlerine 160 kuruş maaş bağlanmıştır.
Fabrika tarak ustalarından Rıza efendi kolunu makineye kaptırarak yaralanmıştı
tekaüt sandığından 500 kuruş ailesinin ve kendisinin ihtiyaçları için aylık
verilmiş bir defaya mahsus 1.000 yardım da bulunmuştur.
Rıza efendinin tedavisi için Mekteb-i Tıbbiye-i Şahanei Merizai Hariciye Hastanesi
ne yatırılmış kolu kesilip iş göremez denerek amele tekaüt sandığından maaş
bağlanmıştır.
Osmanlı zamanına ait gün yüzü görmemiş sözler geçmişde büyüklerimiz anlatsada
bugün kullanılmayan Urbalar, Peşkirler, Çarşaflar, Şalvarlar, Gömlekler el tezgahlarında
dokunurdu annem yün eğirir (kıvırır) kalçın yapardı kazak örerdi.
Camedanlık (Bohça) çamaşır torbası
Lazım olduğunda bohçasını alan yola çıkardı sözleri kullanılırdı.
Ninelerimizin ev tezgahlarında dokunmuş kıvratılmış dikilmiş gömlekler deste,deste
bulunurdu bunların yakaları açılmamış olurdu.
Genç kızlar benim çeyiz sandığımda yakası açılmamış bu kadar göleğim var diye övünürlerdi.
Büyüklerimiz dediği gibi yaşlı tecrübeli kimseler konuşurken susalımda dinleyelim
bakalım ne yakası açılmamış laflar söyleyecek derlerdi.
Osmanlı devletinin ilk istatistik yıllığı
1897 sayfa 261 tablo 200 den derlenmiş 1913-1915 sanayi özel girişimine ait sanayi tesislerinin
toplamı 214 özel tesisden 56 altısı 1880 den önce yapılmıştır.
Hereke masalımızı tadında bırakmak fazla masalın uyku yapacağını düşünerek güneşin battığı gecenin
Herekeye doğan işiğinda nekadar umut olur bilemiyorum.
Dört Padişahın ziyaret ettiği Hereke
ABDÜLMECİT -1839—1861
ABDÜLAZİZ -1861—1876
ABDÜLHAMİT -1876 –1909
REŞAT -1909 Herekeyi ziyaret eden padişahlar.
Hereke iskelede umudu bekleyebilir umut doğan işik olacaksa herekeye yansiyacaksa içinde umut varsa beklemeye değer....?